İki kayıp var şehrin sokaklarında,
Kaybolmaktan korkup durumun farkında olmayan.
Yollarının kesişmesinden korkan bir taraf, tarafsızın karşısında.
Biri metruk, biri müzmin düşüncelerde kendi çerçevesinde.
Nobranlıktan kime fayda gelmiş bu vakte kadar?
Yol ortasında, neticesinin üstünde, beyhude beklemeleri boşver.
Peki, kaybolalım.
Nereye gittiğini bilemezken kaçamaz ki insan..
Danışıklı olmasına mahal vermeden dövüşelim mesela,
Bu da bir şeydir.
Hasmanelikten ziyade bilinmezcilik daha kafidir.
Birbirimizin gıyabında öznesi noksan atışmalar yapmaktansa;
Bir şeylerin kisvesiyle nişan alalım.
Zaten kayıpsın, zaten eksiksin ve her zamanki gibi kendinden emin değilsin.
Saldır boşluğa, çaprazına koşular yap, sol tarafa yönelt ibreni yine.
Arala kapıyı, içeri esintinin girmesine izin ver,
Zihninin üstündeki tozları süpüren.
Boşversene,
Bir anlığına kör ol yeniden, sonrasında çelik sinirlerini elde edersin sen.
Önünü ya da arkanı ufak bir an görmesen ne olur ki?
Zaten şu an sahip olduklarının alayı füruat.
Cadde kesişiminde bekliyorum, sen rahat ol ve kayıp rolü yapmaya devam et.