-“Hayal Katım”
fark ettim de şu önümdeki 5 buçuk yıl benim son “kozaya yatma” fırsatım olacak. artık “uçma vaktin geldi” alarmının son demlerindeyim. hayal katıma ulaşabilmem için kanatlarımın gökkuşağını barındırması gerekmekte. zira her uçma vakti gelen insan, hayal katına ulaşmak için çıkacağı her basamakta gücünü ve aşacağı her katta kanadından bir rengi feda eder.
kelebeğimin ömrü 1 gündür yalnızca benim. her katta yalnızca tek bir gün yaşayabilir bir an önce yeni bir nefes alabilmesi için yaklaşmalıdır hayal katına. kaldığı hücrenin bedelini ödemelidir, kaldığı hücrenin diyetini…
rengi ile…
bu “rengi cümbüşün” bittiğinde, rengin yeteri olgunluğa ulaşmadığında veyahut basamakları aşacak gücü bulamadığında hayal katına bittabi ulaşamayaca, öldüreceksindir kendini isteyerek veya istemeyerek.
ayrıca uçabilmesi gerekir kanatların
basamakları çıkabilmek için.
zinde olması gerekir.
bir çuval inciri daha çuvala koymadan berbat eder gücümün yoksunluğu.
Lakin vakit tamam, artık kozaya girme vaktidir.
Çalıyor işte kozanın alarmaları
duymaz mısın?
benim de iki hayalim var bu dünyada. iki kandımı süsleyecek iki hayal. biri doktorluk hayatımdan diğeri siyasi hayallerimden ileri gelir. Hayal ve hayat… bir bağlantı vardır bu ikisinin arasında öyledirki kelimenin ruhuna sirayet etmiştir. hayat hayaların birleşmesinden, hayal ise hayattan doğar
sıcak bir renk ile başlayalım kanatları boyamaya: dil. şimdi de tonlarına bakalım bu rengin. bir tonunu sesi diğer tonu diksiyondur. bu iki dil becerisini yeterliliğe ermiş şekilde kullanabilmek çok önem arzeder. sesin önemine tarihten güzel bir örnek verelim derim: Kleopatra… Hiç şüphesiz Sezar bu hanımefendinin güzelliğine değil sesine vurulmuş, sesi hükümdara hükümdar olmuştur. kendinden emin, tok ve şiddeti kontrol edilebilmiş bir ses insanı baştan çıkarabilme yetisini, hükmetme yetisini verir. tv spikerinden, liderlere, reklamlardan, tiyatro sanatçısına kadar hep bu özellik aranır. çünkü kendisini dinletebilmeli ve yönlendirebilmelidir bu konuşmacı karşısındakini . dil demiştik değil mi? yabancı dil. uluslararası görüşmelerde yahut gündemi takip etmede, birkaç kat daha aşabilmemde hayalime hayatidir bu ton.
diğer bir renk: görüntü! hiç şüphesiz insanlar hakkında ilk önyargıya varmamızı sağlayan etkendir görüntü. vücudumu fit tutmalı ve güzel bir görünüme kavuşturmam gerekiyor ve diğer önemli tonlar; cilt, saç ve beden bakımı. gücümü bu koza sürecinde hatırı sayılır ölçüde yüzüme harcayacağım. zira ilk imaj ve karşıda yaratacağım izlenim bana kapılar açmada ses kadar önem arzettirecektir
diğer bir renk; BİLGİ! bilgi hiç şüphesiz benim basamaklarda tırmamı sağlayacak fevkalade bir etmen. bu renk olmadan hiçbir katı geçemem zatım hayali nezlinde. iyi bir beyin cerrahı olmak istiyorum. bunu en iyi ölçebileceğim zaman koza dönemimin süresinin son deminde gerçekleşecek sınavdır. bu sınavda çok iyi bir derece yapıp ilklerin arasına girmem ve bilgilerimi pekiştirmem gerekir. bu rengin tonlarını açalım isterseniz, her şey akademik bilgi açısından kalmasın kültürel yönünede bakalım, mesela edebi ve tarihi kitaplar, mesela sanat, mesela hayat… tüm bu tonlar esas rengi olan “bilgi”yi oluşturacaktır.
son ana rengime geliyorum; ruh ve nefs. hiç şüphesiz diğer renkler bu renk olmadan; rıhtımda okyanus ötesindeki hayal katıma gidecek gemiyi beklemekten öteye geçemeyecektir. bu renkleri benim katıma ulaştıracak gemi bu renktir.
ruh ve nefs, mutlak ve dogma tek renk! adeta bir fıtrat. içinde duygularımı, şahsiyetimi; hırslarımı, kinimi ve beni boş vermişliğe hayalime vesvese verecek tonların rengi. bir birlikteliğin ve hükmün sembolüdür bu renk aynı zamanda. diğer renkler bu rengin bir keskin tonlarıdır aslında. bu renk bir ağaçsa diğerleri bu ağacın kesilmiş dalı, yaprağıdır. kanatlarımın özü, esası ve kağıdıdır. hiç şüphesiz bu kağıda düzen verecek tonları ayarlayacak bir etmenin var olmadı gerekir. genlerin var olması. hayaların hayatı, hayatın hayali doğurduğu sürecin bir izleği, genlerim! genlerim ruh ve nefsin rengiyle hayat bulacak ve bu rengin keskin tonlarıyla diğer renkleri oluşturacaktır. diğer renkler bu rengin keskin birer tonlarıdır aynı zamanda…
gelelim diğer kanadımıza. bir diğer hayal katıma ulaştıracak renk ve ton diyetimize. bu kanatta elbette diğer eşinde olduğu gibi birebir içermelidir ama tonlarını farklı miktarlarda…
evet, bu renkler bir, ışık gibi, beni hayal katıma ulaştıracak diyetlerdir ama hayal katımın kapısının eşiğinden adımımı attığım anda gücüm tükenmiş ve esas rengim hariç diğerlerini ödemiş olacağım. bu esas renk ki bir ağaç gibi hepsini bir arada bulundur demiştim. bu esas renktir ki beyazdır bu renk. evet beyaz! tüm renklerin birleşimi, temizliğin ve iyiliğin sembolü. evet kanatlarım bembeyaz olacak, kelebeğim bembeyaz olacak. Evet ben hayal katıma ulaştığımda başım ve tenim beyazlaşacak bembeyaz olacak.
ve aniden sertleşecek bedenim…
işte şimdi hayal katıma ULAŞTIM!