Haliyle uzun zaman alıyor silmek imgelerini, izlerini, tesirini,
Silkip atmak kırıntıları üzerinizden,
Sivri parçalara basmadan pasajı geçebilmek.
Öznesi nezdinde kendini değersizleştirmeye meyyal olduğu vakit, işte o zaman,
Bir çizgi beliriyor, geçmek istemediğiniz ama zorunluluk haline gelen,
Anı duvarı, hatıra külliyatı;
Yakılıp, yıkılmayı bekleyen.
Aklınıza geldiğinde eskisinin yerini, silik silüetler ile ikame eden.
Kaybetmek dostlarım; işte bu denli kolaydır,
Ziyadesiyle zor olan görece kazancınıza karşın.
En ateşli vuslat bile nihayetinde duygusuzlaştırır insanı.
Gün sonu hesap defterindeki iki sözcüğe iki çizik atmaktan,
Kapıyı kapatınca içeriye ışık sızması umudunuzu nefretle anmaya kadar gelir.
Basittir; hissedilmediğinde hissizleşmek.
Duygu yüklü bir insanı ruhsuz bir bedenin yerine koyma noktasına gelmek.
Böyledir işte, daima aynı terane,
Kafanın yerinde mermer, gönül gözün yalama olmuşsa,
Ne kadar anlatırsan anlat, istersen en sert tondan naraları bas; hepsi hikaye.