kütahya’ya 55 km. uzaklıkta bulunan; ovacık köyünün, inliçe mahallesinin, doğu tarafından başlayan camlar arasındaki kayalık alan frig vadisi olarak adlandırılmıştır. vadinin m.ö. 900-600 yıllarında frigler, daha sonra romalılar ve bizanslılar tarafından kullanıldığı bilinmektedir.
frig vadisinde kayalara elle oyulmuş; kaya mezarlar, kiliseler ve sığınma-barınma amaçlı yüzlerce mağara bulunmaktadır.
bölge incelenirken üç bölüme ayrılmıştır:
birinci bölümde; kayaların içine oyulmuş iki kilise bulunmuştur. tekli kilise ve çiftli kilise isimleri verilen yapıların duvarlarında freskler vardır. ayrıca kök boyayla yazılmış yazılar, meander motifleri ve hac işaretleri de görülmektedir.
sığınma ve savunma amacıyla kayalar oyularak yapılmıştır. burada da büyük bir kilise ile gizli geçit ve dehlizlerle birbirine bağlanan birçok oda bulunmaktadır.
üst kısmının ise kale surları şeklinde oyulduğu görülmektedir. penteşer kalesi denilen üçüncü bölüm de savunma amaçlı bir kale olup, kayalar oyularak yapılmıştır. burada da çeşitli kaya mezarları ve mağaralar vardır.
burası eskişehir-kütahya-afyon arasında kalan bir bölge. bu bölgede 3000 yıl kadar önce yaşamış friglerin taşları oyduğu, evler falan yarattığı bir medeniyet göreceksiniz. gerçekten muazzam bir görüntü.
kapadokya’yı anımsayacağınıza eminim. şimdi frigler eski meski evet de kim bunlar? gezip göreceğiniz yerleri önceden bilmek şahane bir şey, daha iyi anlamanıza yardımcı oluyor. o zaman biraz da bununla ilgili bir şeyler anlatayım:
anadolu’ya gelen frigler yukarıda bahsettiğim gibi eskişehir-kütahya-afyon arasında kalan bu bölgede hüküm sürmüşler. burada yaşayan yunanlılarla da iletişim halinde olmuşlar ve onlar üzerinde etki sahibi olmuş bir topluluk. kral midas eşliğinde oldukça güçlü ve tarih sahnesinde yer eden bir konuma sahip olmaları ise mö. 700’lü yıllara denk geliyor. ilk krallarının ismi gordious olduğu için başkentlerine de gordion ismini vermişler. bu bölge şimdinin ankarasında yassıhöyük-polatlı taraflarında bir yere denk geliyormuş. çok tanrılı inanca sahipler bir de. şimdi bunları ilginç yapan şeylerden biri-en azından benim için- ta o zamanlarda müzikle inanılmaz bir ilgileri varmış. sanat ruhlarına işlemiş tabii o taşları o denli güzel oymanın başka bir açıklaması olamaz. tabii sadece taşları değil, çeşitli başka şeyleri de kullanarak bayağı bir süs eşyasının da sahibi olmuşlar. mesela kemer, iğne, toka moka işte. bu gibi şeyler. bir diğer ilginç şey de-ki bunu lise tarih derslerinde hep ezberletirlerdi- sevdiği eşyalarıyla birlikte gömülen krallar bu medeniyette görülüyormuş. tümülüs denen, kendi elleriyle oydukları oda mezar şeklinde alanları varmış. krallar demişken nasıl battığını da anlatayım madem: midas’tan sonra beş krallık daha görmüş frigler ama kral adraste epey zarar vermiş bu medeniyete. derken kimmerler önce urartular’ı, daha sonra da frigleri bozguna uğratmış. hatta bunu sindiremeyen midas yaşamına son vermiş. hayatını kurtarmak için oraya buraya kaçan frigler de en sonunda lidyalılar’ın eğemenliğine geçerek bir medeniyetin sonuna getirmiş oluyorlar bizi.
bölgeyle ilgili deneyimlerime gelecek olursak
bir de bu bölgede bisikletle gezebileceğiniz uzuuuunca bir yol mevcut. atlı turlar falan da oluyor o da güzel bir deneyim. aynı zamanda arabayla gidebilirsiniz ve pekala kamp da kurabilirsiniz. düşünsenize 3000 yıl önceki bir medeniyete ev sahipliği yapmış yerin hemen yanında uyuyorsunuz. bence bu çok heyecan verici bir şey. bunu kesinlikle tavsiye ederim. biz trekking niyetiyle gittik baya da keyif aldık. yalnız bir noktaya değinmek istiyorum: baya soğuk bir yer. ben ekstra üşüyen bir insanım evet ama arkadaşlarım bile donduğu söylemişlerdi. mevsim sonbahardı ama üşümeye değdi. inanılmaz güzel bir görüntüsü vardı sonbaharın kızıl ışıkları altında.
her şeyi tek tek incelemeye fırsatınız olmayabilir diye düşündüğümden ben de sizlere gezebileceğiniz yerleri özet niyetine geçeyim(ben özellikle bunları çok sevdim)
– üçlerkayası (en çok burayı sevdim)
– gerdekkaya
– yazılıkaya
– kırkgöz kayalıkları
– aslanlı mabet
ha ben öyle tarihi şeyleri sevmem, doğa yeter diyorsanız yine doğru yerdesiniz. inanılmaz bir atmosferi var zira.
sözün özü; gidin, gezin, görün. çok güzel.
yürüyüş amaçlı bölgeye gitmek isteyenler için bu konuda deneyimli bir başka sözlük yazarının gözlemleri ise şu şekilde
– bölgedeki köylerin çoğu son derece izbe durumda ve çok küçük bir nüfusa sahipler haliyle alışveriş yapabileceğiniz yer neredeyse yok gibi. ayrıca bölgenin genelinde internet yok eğer iyi bir haritanız ya da yön bulma duygunuz yoksa gps’inize güvenip yola çıkmayın ya da telefonunuzdaki bölgenin haritasını önbelleğe alın. zira yol üzerindeki yol işaretleri kimi kritik yerlerde silinmiş ve aşınmış durumda.
– frig vadisi eserlerin dağılımı açısından bir efes ya da priene antik kentinden çok farklı. eserlerin toplu olduğu birkaç kısım dışında-kümbet ve yazılı köyleri gibi- genel olarak eserler pek çok vadinin bütününe yayılmış halde. bazen görülecek 2 eser arasındaki mesafe 4-5 km’yi bulabiliyor bu da yürüyüşü kaçınılmaz kılıyor. ancak bu yürüyüş rotaları genellikle düz bir topoğrafyada ve son derece fotojenik bir peyzaj dokusu arasında geçtiği için son derece keyifli geçiyor. ayrıca bisikletle gezmeye de uygun belki atv’yle de gezilebilir.
– rota 2 boyunca yer alan pek çok çeşme sayesinde hiçbir su sıkıntısı çekmedik ki bu çeşmelerdeki kaynak suları son derece lezzetli sular. özellikle yazılı köyünün aşağı yamacındaki kırıksu çeşmesinden içtiğim su hayatımda içtiğim en berrak ve leziz su olabilir.
– kamp yapmak için su kaynaklarının bolluğu ve düz arazi sebebiyle son derece elverişli bir bölge, köylerin mesire piknik alanlarında köylülerden izin alarak kolayca kamp kurabilirsiniz. ayrıca ateş ateş de yakabilirsiniz zaten bölgedeki yıkılmış eski çam ağaçları, kurumuş yapraklar ve kozalaklar sayesinde ateş yakmak son derece kolay.
– kendinizi yüzüklerin efendisi filminde hissedebileceğiniz kümbet köyünün 3-4 km ilerisindeki ikiz vadi gerçekten çok etkileyici. ayrıca son derece ilginç bir kaya mezarına ev sahipliği yapıyor.
– bölge karasal iklimin bir gerçeği olarak gündüzleri aşırı sıcakken geceleri dondurucu bir soğuk olabiliyor. 3 kişilik çadırımızda ortada yatan hariç diğer ikimiz iki gecede soğuktan uyanmak durumunda kaldık. sanırım bunun en büyük zorluğu da her türlü iklime uyacak kıyafeti çantaya yerleştirme sıkıntısı.
– yabani hayvan varlığı ile ilgili ise köylülere sorduğum kadarıyla ve il orman müdürlüğü ve dağcılık kulüplerinden aldığım bilgiye göre bölgede tilki, kurt, vaşak ve yaban domuzu varlığı tespit edilmiş ancak belirttiklerine göre bölgenin hayvanları son derece çekingen olduğu için karşılaşma olasılığınız azmış. zaten bizde atmaca ve kartal gibi yırtıcı kuşların yanı sıra yılan dışında sorun teşkil edebilecek hiç bir canlıya rastlamadık. sanırım bölgede bu konuda sorun çıkarabilecek tek olgu başıboş çoban köpekleri.
– midas han: son derece güler yüzlü ve iyi niyetli 3 arkeoloğun(bir alman, hollandalı ve türk) yönettiği bahçesinde kamp kurulabilecek temiz duş ve tuvaletlere sahip güzel bir tesis. yemek olayını sizin vereceğiniz siparişlere göre yapıyorlar fiks bir menüleri yok ve henüz alkol ruhsat alamadıkları için satmıyorlar lakin yanınızda getirip içmenize de laf etmiyorlar. ayrıca otele gelecekleri cüzi bir ücret karşılığı bölgedeki rotalara götürebiliyorlar. ayrıca otelin sahiplerinden eski bir bilkent hocası.
– bölgedeki köylerden alışveriş yapabileceğiniz yegane yer kümbet köyü. kümbet köyü ayrıca aslanlı mabet ve himmet baba türbesini de içermekte lakin himmet baba türbesi an itibariyle restorasyonda. bu içine girmeye engel değil ama biraz çirkin bir görüntü çıkıyor ortaya.
– pişmişkale: son derece harika bir manzaraya sahip, tırmanırsanız üstündeki sarnıçları ve gizli geçitleri görebileceğiniz friglerden kalma kale. yanındaki gökgöz ve kocabaş kaleyle muhtemelen bölgenin güvenliğini sağlayan asli unsurlar. ayrıca yazılıdaki midas anıtın önünde göreceğiniz metal ızgarayla kapatılmış çukurun bu kaleye gizli bir tünelle bağlandığı söylenmektedir.
frig vadisi hala çok bakir bir bölge ve yeterli ilgiyi görmekten son derece uzakta. yazılıda karşılaştığımız tek başına rota 2’nin tamamını yürüyen yusuf yolda bizden başka vadiyi gezen kimseyle karşılaşmadığını söyledi. likya ve karia yollarının aksine zorlu iklim şartları, deniz olmaması ve kısıtlı barınma, beslenme, alışveriş imkanlarını da kuşkusuz etkilidir. ancak bütüne bakıldığında içerdiği manzaralar, yaygın su kaynakları ve eğimin az olduğu topoğrafyasıyla frig vadisi genel olarak çok keyifli ve güvenli bir yürüyüş parkuru.