Merve hiçbirşey söylemeden koşarak karşıdaki büfeye gitti. Birşeyler ters gibiydi. Kapıdaki görevlinin ve resepsiyondaki kadının söyledikleri çelişmekteydi. Tekrar Cemil’in telefonun aldı çantasından ve Cemil’e gelen son kriptolu mesajı gönderenin adresine baktı.. Gönderici kısmında ” Cemil’s Apple Watch ” yazıyordu.. ” Eğer yakınlardaysa ve bluetooth açıksa onu bulabilirim ” diye düşündü. Hemen Cemil’in telefonunu açtı. Telefonun güvenlik bölümüne girdi. “Kayıp veya eşleşmiş cihazları bul” kutusunu seçti. Önüne bir harita açıldı. Haritada Cemil’in telefonunun bulunduğu yer ve akıllı saatin bulunduğu yer gösteriyordu. Telefon ve saat arasında neredeyse 50 metre mesafe vardı. ” Şu anda çok yakında olsa gerek” diye düşündü. Elinde Cemil’in telefonu, ekranda akıllı saatin harita üzerinde sinyal verdiği yere doğru yürümeye başladı. Sinyal şirket binasının yan tarafından geliyordu. Hızlı adımlarla şirketin kapısının önüne geldi. O an saatin sinyali hareket etmeye başladı. Bulunduğu yerin tam sağ tarafında hareket ettiğini gösteriyordu telefonun haritası. Sağa döndü ve işte tam o sırada şirket binasının bulunduğu yerin yan tarafından iki arabanın çıktığını gördü. Öndeki iki adamla göz göze geldi, adamlar dik dik baktılar Merve’ye. MErve elindeki telefondan takip ettiği sinyalin aynı şekilde iki arabanın gittiği yöne doğru hızla ilerlediğini gördü. Bu arada göz göze geldiği adamları da anımsadı. Araçlardan birinin şöförüyle yanında oturan şahıs, hotelde ve şirketin önünde gördüğü şahıslardı. Bir yandan gözüyle telefondan gelen sinyali takip etmeye çalışan Merve, bir yandan da arkadaki aracın plakasını aldı. Bu arada araçlar hızla uzaklaştı ve Cemil’in telefonundan gelen sinyal kesildi. Unutmamak için telefona kaydetti plakayı; ” 34 MBS 033″.. Öndeki aracın plakasını göremedi ama arkadaki araç plakasının diplomatik plaka olduğunu fark etti.. Yavaş yavaş kalbinin hızlandığını ve ellerinin titremeye başladığını hissetti. Ağlayacak gibi oldu ama ” Sakin ol, sakin ol.. Cemil’in başına birşey geldiyse ancak sen kurtarabilirsin onu Merve.. Sakin ol..Sakin ol..” diyerek kendini dizginlemeye çalıştı. Beyni durmuş gibiydi; az önce yaşananlar, akıllı saat, telefon mesajı, o gördüğü adamlar, Cemil’in bugünkü halleri… Herşey birbirine girmişti kafasının içinde… Bir an için durdu ve derin bir nefes aldı. ” James, evet James’i aramalıyım. Bu sabahki mesajlar.. James’in birşeylerden haberi olmalı.. Evet belki James biliyordur neler döndüğünü ” dedi kendi kendine. Kendi telefonunu çıkardı çantasından, Cemil’in telefonunu yanındaki çöp bidonunun üstüne bıraktı ve James’in numarasını çevirdi. Telefon iki defa çaldıktan sonra James telefonu açtı;
– Alo ? Merve hanım ?
– James nasılsın ?
– Seni duymayı beklemiyordum açıkcası..
– James Cemil’in başı belada galiba. Böyle olmasından nefret ediyorum. Ne hissediyorsam başıma geliyor.
– Noldu Merve ?
Merve başından bu sabah hotel lobisinde ve arabada gördüğü adamlardan başlayarak, telefona gelen kriptolu mesaj da dahil bütün yaşadıklarını James’e anlattı. James bu duydukları karşısında soğukkanlı bir şekilde Merve’ye sakin olmasını, kendisinin konudan biraz haberi olduğunu ve ” işin içinde diplomatik bir konu var ama yine de izini bulmanın hele ki Cemil istemezse biraz zor olacağını, kendisine biraz zaman vermesini ve gün içinde tekrar arayacağını” söyledi ve telefona gelen mesajı da kendisine göndermesini istedi. Merve telefonu kapattıktan sonra Cemil’in telefonunu almak için çantasını açtı ama telefonu bulamadı. Panikledi ve etrafı aramaya başladı. Fakat telefonu bulamadı. Büfeciye gitti sordu o da görmemişti. ” Allah’ım ne yapacağım şimdi, Cemil ortada yok, telefonu kayıp..Allah’ım ne yapacağım şimdi bana yardım et. ” diye içinden dua ederken kendi telefonuna bir mesaj geldi; “Bu sonun başlangıcı.” Mesajı okuyan Merve daha çok panikledi. Mesajın gönderildiği numarayı aradı ama numara kullanılmıyordu. Artık Merve için dünya durmuştu. Herşey yavaş çekimde ilerliyordu, duyduğu tek şey kalbinin küt küt atışıydı. Bir an için geçmişten bugüne yaşadığı herşey, bütün hayatı gözünün önüne geldi. İşte o an içerisinde, gözünün önünden geçen hayatı içerisinde bir isim parladı. Hemen telefonunun rehberini açtı ve bir numara çevirdi. Telefon uzun uzun çaldıktan sonra bir bayan sesi geldi ;
– Ulusal İstihbarat Teşkilatı. Yasa gereğince yapacağınız tüm konuşmalar kayıt altında tutulmaktadır. Dahili numarayı biliyorsanız lütfen tuşlayınız. Operatöre bağlanmak için bekleyiniz lütfen.
Merve yaklaşık bir dakika kadar bekledikten sonra operatöre bağlandı;
– Buyrun nasıl yardımcı olabilirim ?
– Alo, merhaba ben Merve Gül. Serdar beyle acil konuşmam lazım.
– Serdar bey derken efendim ?
– Teşkilat başkanı Serdar Yılmaz beyle acil konuşmam gerek !
– Üzgünüm efendim ama başkanımıza telefon bağlamıyoruz. Bir notunuz varsa bize bırakın.
– Bakın başkanınıza eski eşi Merve Gül’ün aradığını ve çok acil bir durum olduğunu söyleyin hemen !!!
– Bir dakika efendim.
Operatör Merve’yi beklemeye aldı ve teşkilat başkanına bağlandı;
– Alo buyrun ben Serdar Yılmaz.
– Efendim özür dilerim ama eski eşiniz Merve Gül hanım size ulaşmaya çalışıyor. Çok acil bir durummuş.
– Nasıl ya ? Merve beni arıyor ve acil.. Hangi dağda kurt öldü acaba.. Tamam bağla..
Operatör başkanı beklemeye aldı ve tekrar Merve’ye bağlandı;
– Bağlıyorum Merve hanım…Konuşabilirsiniz.
– Alo…Serdar…Serdar yardım et..
– Alo Merve, sen iyi misin sesin kötü geliyor..
– Serdar yardım et lütfen ne yapacağımı bilemiyorum..
– Merve ne oldu ?
– Serdar… Cemil….
– Noldu Cemil’e ? Yoksa seni terk mi etti bunca uğraştan sonra ?
– Hayır hayır !! Cemil’in başına birşey gelmesinden korkuyorum.
– Kime Cemil’e mi birşey olacak ! Şaka mı yapıyorsun sen, o adamın bildikleriyle kurşun görse onu yön değiştirir.
– Hayır, ciddiyim.. Çok kötüyüm Serdar, senin dışında bana kim yardım edebilir bilmiyorum..
– Neler oluyor bir anlatacak mısın bana ?
– Beni gel al önce, güvende hissetmiyorum kendim.. Korkuyorum..
– Tamam sen neredeysen kal orada. Ben telefonun sinyalinden yerini tespit edip aldıracam seni.. Ama sakin ol ve panikleme.. Sen koskoca Merve Gül’sün. Cesur ve Güzel Merve Gül, teşkilatların sarmaşık gülü..
– Serdar nolur çabuk gelin..
– Hemen birini gönderiyorum.
Serdar Yılmaz telefonu kapattı. Hemen yardımcılarını çağırdı ve Merve’nin bulunduğu yerin tespit edilip oradan güvenli bir şekilde alınmasını emretti.
Merve telefonu kapattı. Gözünden yanaklarına akan damlaları sildi. Etrafını kontrol etti, bir yerde sabit kalmanın tehlikeli olduğunu düşündü ve sigara aldığı markete doğru yürümeye başladı.
Bu esnada iki kağıt toplayıcı Merve’nin bulunduğu yerin yakınında çöpleri karıştırmaktaydı. Bir tanesi elini kulağına götürdü ve konuştu;
– Evet efendim, az önce telefonda biriyle konuştu.. Hayır, diğer telefonunu biz aldık.. Evet efendim.. Şimdi yürüyor efendim, bilmiyorum nereye gittiğini. Anlaşıldı efendim..
Kulaklıkta konuşan adam yanındakine döndü;
– Bu kadını takip ediyoruz ve kuytu bir köşede işini bitiriyoruz.
– Tamam.
Merve hem yürüyor hem de etrafını dikkatlice kontrol ediyordu. Ama arkasından gelen iki kağıt toplayıcının niyetlerinden ve kim olduklarından habersizdi.
( DEvamı gelecek bölümde )