Bazen bir kelime değiştirir her şeyi. “Kal” dersin, kalır. “Git” dersin, gider. Ama ya hiç diyemezsen? Duru, son görüşmelerinde söyleyecekti aslında. Kafasında cümleyi defalarca kurmuştu. “Ben seni seviyorum.” Üç kelime. Ama milyon tonluk bir ağırlık. Yutkundu, sustu. O ise hiçbir şey bilmeden kalktı masadan. Gülümsedi. “Görüşürüz,” dedi. Ve Duru, içinden “umarım görüşmeyiz” dedi. Çünkü bir daha görüşürse, yine söyleyemeyeceğini biliyordu. Geceler geçti. Telefonu eline aldı, yazdı, sildi. Yüzlerce kez. Sadece bir mesaj: “Biliyor musun, ben seni sevmiştim.” Ama o mesaj hiçbir zaman gönderilmedi. Çünkü bazen en büyük korku, cevapsız kalmak değil… Kelimelerin geri dönüşsüz oluşuydu. Aylar sonra bir sabah sosyal medyada onun nişan fotoğrafını gördü. Bir kadının elini tutuyordu. Yüzünde tanıdık bir gülümseme vardı. Ama o gülümsemeye artık Duru eşlik etmeyecekti. O an boğazında bir şey düğümlendi. Sadece içinden bir cümle geçti: “Keşke zamanında söyleyebilseydim… Sana değil, kendime borçluydum bunu.” Ve işte o gün anladı: Söyleyemediklerimiz bazen bizi yıllarca susturuyordu. Ve bazı cümleler vardı… Bir kere susarsan, ömür boyu eksik kalıyordu.