Düşünün ki bir şehir var Bugüne dek hiç ayak basmadığım bir şehir… O şehrin içinde bir kadın O bana olabildiğince uzakken Ben ona nefesi kadar yakın Düşünün ki gezdiği...
Please wait ...
Düşünün ki bir şehir var Bugüne dek hiç ayak basmadığım bir şehir… O şehrin içinde bir kadın O bana olabildiğince uzakken Ben ona nefesi kadar yakın Düşünün ki gezdiği...
Ey vebalini ödeyemeyeceğimiz günah Ey hesabını veremeyeceğimiz kurban Utançlarımızın en masum lekesi, Affet! Her savaşın ortasına bırakıp seni, Öfkeni deniyoruz. Sabret üstüne oynanan oyunlara, Oyulan yaralarını sen onarabilirsin yalnızca Yine yine yine Seni...
Öyle ansızın bana doğrultma bakışlarını, Katilim olmanın bin farklı yolu var. Bir de lepiska saçlarını önüme sürme habersiz Hazırlanmama müsaade et, Göreceksin, bak bu yol daha sağlıklı. Diyelim ki...
Yalnız olmak şartıyla Gezmeyi pek severim. Nadiren çıkmadığım olur evden, Uğramadığım da görülmüştür bazen Pasajdaki meyhaneye Kimsenin umurunda olmaz da Çıkarsa birkaç önemseyen dostum, Görmezseniz endişelenmeyin, Afiyetteyimdir. Sormadınız ama ben anlatayım Canım serttir, gözüm...
Başın, omuzlarının üzerinde dursunKalbin göğüs kafesinde atsın istiyorsan eğerSavaşmalısın hayatlaVermelisin en azimlisinden mücadeleniZaten adam dediğin korka korka değilDoya doya yaşamalıAdam dediğin, her daimElinden gelenin...
Mutluluk neden hep bende azınlık Sende çoğunluk Ama hiç eşit değil ki şartlarımız Birbirinden çok uzak Etrafı süzen bakışlarımız Sen bakışlarınla ışık saçıyorsun ışık Benim bakışlarımaysa herkes alışık Mutluluk neden hep...
I Bir kez olsun aç gözlerini seyret Ve lütfet de kulaklarına çivile sesimi Uzağımda olmanın en yakınındayız şimdi Nankörlük bu yaptığın Bir çocuğun geleceğinden çaldığım zamanı Bölüştüm ben seninle Bunu anlamamış...
Şehrin evsizlere sahip çıktığı anlarda hatırla biziGeçmişimizi hatırlaAğlamaklı sokaklardan geçerken kanıyorsa kirpiklerinSele dönüşünce yağmurKörpe kuzunun memeye ilk uzanışını düşünDiren, yaşamak için.
Yıkabilirdik tabuları Taptıkları parayı yakabilirdik gözler önünde Dosdoğru durunca yol alabilirdik Belki de yoldan çıkabilirdik, bilinmez Lakin bir eylem lazımdı bize Acaba güdülmeye dünden razı olmasak, Hakkımızı arasak, Ya da bize...
Ürkek ayaklarımda;Geçmiş zamanlara ait bir yol yorgunluğuNereye gidiyorum bilinmez…Ensemde yakıcı güneşAklımda senAklımda aşkKalbimde derin bir sızıRuhumda telaşGözlerim nemliGözlerim ıslakGözlerimden süzülmekte istenç dışı akan iki...
Seninle bir akşamüstü tanışabilirizYahut henüz uykumuz bile açılmamışkenSıkıcı bir günün sabahında…Ya da yorucu bir günün öğle arasında…Vakti kestiremiyorum şimdiZaten ehemmiyeti de yok bana kalırsaAma...
Neden erken bu veda? Oysa çekmecelerim var daha karıştırılacak Yoksullukla, masamda tanışacağım akşamleyin Daha bir gün öncesinden tanışıklığımızı unutarak… Üstelik daha, sırtüstü uzanarak geçmişime Yıldızları izlemenin keyfine bile varmadım Henüz...
… Zordaydım, Sert adamlar rehin aldılar bileklerimi Munis insanlar haydut huzurunda yargılanırken Hâl çaresini bulup Korkaklık pahasına oralardan civa gibi aktım, Yaşamak için doğru olanı kaçmaktı. İntikam beslemektense Geçmişten kaçınıp hayaller...
Biz tanışsak olay olur biliyor musun? Hecelerine ayırıyorken Henüz yeni öğrendiğim ismini Diyarbakır Surlarından ölüme atlar gece, Dünya aydınlığa erişir Bunu kimse istemez, lanetleniriz. Duyuyor musun? Biz öpüşsek kolay hallolur sorunlar Çocuklar...
Haberiniz yok sizin Çocukluğum kayıp bir gezegen Canı sıkılınca aranır gezginler. Bazen hatırlar gibi olurum yalnız Bir dünya vardı gövdesi küçük Ve insanlar vardı, tertemiz Avutulanlar bilmezler Herkes imzasıdır babasının sikinin Ve...
Güzellik, yazlık bir sinemada gölge oyunu Güzellik kışın soğuk bir gününde Bardaktan içilen sıcak çayın son yudumu Sahil kasabasında köpüklü bir bira güzellik Bazen beklediğin otobüsün tam saatinde...
Düşünsene, farzımuhal festivaldeyizHer şey rengârenkHer şeyde bir ahenkBen, ödenmemiş elektrik faturamıSen akşam yapacağın yemeği düşünmüyorsunRenk cümbüşüne dalmışızSen mest oluyorsunHer şeyi unutmuşuz işte farzımuhalSen, o...
Sana gelebilmek pahasınaBir kâğıt gibiOrta yerinden yırtıp attım gururumuÇapraz sorguya aldım vicdanımıKör ışıklar altındaAfili yalnızlıklarımdan geçtimBaşkalaştım tereddütsüz, değiştimAşk cümlelerini öğrettim dilimeAlfabe gözetmedenTuttuğumda üşümesin diye...
Alın terlerinin ufak bir kolu Şehirleri yutan sel Emperyalist kahpe faklarını Bozan el işçinindir Sarayların süslü avizelerinden Çok daha iyi aydınlatır Madenci baretlerinin feneri Yoldaşlar sonsuzluğa uğurlanır tersanelerden Şerefli tenimizde tertemiz bin...
Şimdi değilse de ileride anlayacağım Babamdan aldıklarıyla Cömertlik gösteriyor devlet Dar gelirliler ev kurası için Bir umut noterli salonlara gidiyorlar Zengin olsam asla oturmayacağım evimizin bahçesinden Çok ucuzdan az pahalı Hayallerimi...
Ben vardım hep, Siz yokken de vardım Hep vardım ben Şehirler kurulmazdan önce Telefon kulübesiydim Cep aynasıydım cam daha bulunmamışken Nedense yüzeysel yaşıyorken En anlamlı kavgalarımı bile Bilmiyorum hangi hakla Başkaldırının çocukluğuna indim En...
Kadınlar gördüm Bir önceki günden farksız akşamüstleri, Baştan aşağı yalanlarla yamanmış şehirlerde. Günü geçiştirme, an'ı kurtarma dertleri, Sanki nakışla işlenmiş yüzlerine Kadınlar gördüm Yağmurların bile kirini arıtmadığı kaldırımlarda Hiç tanımadıkları adamlar...
Emir buyurduğunuz üzere sınır yığınağımız tamam Hedef zenginliğimiz iştah kabartıcı Siz yeter ki parmağınızı şaklatın bol yıldızlı bayım Zira sözünüzü bekleyecek kadar sabrımız kalmadı Çok değil, yalnızca birkaç...
Neresindeyim ki kahrolası ömrümün? Bir yerlerime kan yürümüyor, biliyorum. Her doğacak gün öncesi Geleceğe bileniyorum sürekli, Bu hiç normal değil. Yağmurlu günler intihar sebebi Kar yağması başlı başına ölüm demek Güneşli...
Sitemkâr bakınma etrafa, Bahtımız icabı Kötü günlerin merkezinde indik. Utanma, Biz istemedik çölde bedevi olmayı. Çabalama, Bokumuzda boğulmayı birileri nasılsa öğretir Şimdi yalnızca anın acısına ortak ol Çam ağaçları sahte, Makineler üzerimize yapay...
Çilek baharla özdeş Masumiyet çocukla... Ay yıldızlarla yoldaş Ölüm ayrılıkla... Güz sarıyı çağrıştırır Kış beyaz örtüyü... Şefkat annemi hatırlatır Kabristanlar ölümü... Gözler uzakları izlerken Sözler vedaya yatkın Kalp kalbi özlerken Dil affetmeye yakın Sevda ihanetten beter Arka...
Yanlışlarımın sarmalında hayli yıpranınca Yıldızları kılavuz edindim kendime Öyle bir parladı ki umutlarım sanırsın zümrüt Çürümüş balıkçılları sahile gömdüm sabahın serininde Eve dönerken, anlamsız bir şekilde Hoşuma gitti...
Ölmeden önce,Ne şiirlerim okunurNe bana şair denirAma bir ölmeyegöreyimKim bilir,Belki Orhan Veli gibiHeykelim bile dikilir.
Çok sevdim seni Ama hep sensiz sevdim Ama hep uzaktan... Yanımda da olmayacaksın belki hiçbir zaman Belki asla kesişmeyecek yolumuz İşte o sebeptendir böyle şubatta yanmalarım İşte tam olarak da...
Üç yudumda çözümleyebilirim seni Tabii, töhmet altında kalmayacaksa bilim Adet günlerini kirlenmenden saymam Soymam entrikalı oyunlarından enseni Ve yeterince kızsam da sana Çıkarmam ipliğini pazara Güven bana, Sevdamızın gücü adına Sağlam...
Uzaklaştıkça geçer sanmıştım Hiç hesaba katmamıştım Pazartesi günlerinin perişanlığını Oralara ait değildim, Yeni yeni anlıyorum Buralara ait değilim Siz istediğiniz kadar inkâr edin Sicili bozuk tüm caddelerde Gece olunca Yalnızca orospuların...
Dudaklarının sahte sıcaklığını ayırınca bedenimden,Sıyrıldım korkularımdanBir ip gerdim soru işaretlerimin arasınaKeskin, ince ve gerçekçiGerçeklerle yüzleşmek düşüncesi geçti aklımdanBilseniz, yürümek ne zor eylem şimdi.
Dünya dapdar bir gömlek üzerime. Giyinemedim hiç. Usta bir terzi çok uğraştı genişletmek için. Annemden hatıra hüzünlerim pile yaptığından Kilo aldım. Olmadı. Açın bu dikişleri şık durmadı üzerimde. Yeniden işleyin beynimi. Yeniden,...
Farz et akıl tutulmasıydı yaşadığımızSevişmelerimiz, öpüşmelerimizEl ele gezişlerimiz hep yalanFarz et ki bir parçası eksik yapbozduk biz seninleTamamlanmaya çok yaklaşmışkenAsla bir bütün olamayan.
Birden oluşuverdi her şey Korkunç bir hızla yeşerdi ağaç Devasa dağlar fışkırdı yerden, asimetrik Ana rahmine ruh üfledi melek İşte böyle başladı macera. Zaman amansızca kovaladı zamanı, Büyüdüm Amacım yalnızca ileriye...
Bugün, bir yerlerde öfkeyle sıkılıyor yumruklar Kılıç kınından çıkıyor Kinle bileniyor kelimeler soğuk törpülerde İnsanlık, ağır ağır can çekişiyor Usta manevralarla hızla uzaklaşıyor merhamet İnsanlık, insanlığından utanıyor İntikam yeminleri karışıyor...
Sonunda anladım İnsan ta kendisi şeytanın Karmaşık bir sürecin yamacındayken Nefsim kulaklarıma öfke fısıldıyor Sorgusuz aklım karışıyor birden Elimde olmaksızın Ve peşinen sorguluyorum korkularımı Hangi dağın etekleri daha barışçıl, Hangi ova anlar...
Önce yalnızlık vardı Yıllardır süregelen Usul usul aranış sızdıran bir derin çatlak. Sonra hükmedemedim Kabına sığmayan kentli güzelin Tarladaki durağan korkuluğa eğilimine Ve böylece bozuldu dirlik. Her cümle girizgâhında Başkalığın, farklılığın ve...
Kelimelerden kule yapmıyorum benBen, eşitsizliği haykırıyorumHaykırıyorum avaz avaz açlığı, parasızlığı, yoksulluğuYoksulluğu düşündükçe kışın ısınmayan evler geliyor aklımaAklıma gelenlerse, başıma... Başıma ödüller koyuyor kibirli zenginlerKibirli zenginlerin...
Bilinmez nerden gelir bu soysuz arzu Nedendir anlamam içimde beliren Sonsuz acıya meyilim Ya ben varoluşumdan beridir alışamadım yaşamaya Ya da asla yaşamak heveslisi değildim Çocuktum, alnımda parlardı güneş...
Gün karanlığa döndü yüzünü Güneş göç eyledi uzaklara Elleriyle lambalarını yaktı kent Geceyi, leziz bir çay gibi Tavında demledi Tanrı Beş parasızız yine Damaklarımızda yoksulluğun Buruk ve acı tadı Güneş doğunca Çöl kıraçlığından...
Senin, ne adımı bilmen zaruretNe bilmemen kayıpİhtimal, tanımıyorsun da beniBenim, yumurtayı rafadan yediğiniBilmemem bile ayıpÇünkü seviyorum seni.
Gidebilirsin tek derdin buysa Boyun eğecek değilim, Yalvarmamı bekleme Güçlü görünmek adetimdir. Gidebilirsin, Masada kalsın yine bardağın Kazağın askıda… Beni düşünme sen! Dudaklarım yokluğu da gördüler Dudaklarım, azla yetinmeyi de bilir. Kalsaydın şayet demeyi...
Benim, Hep benim, Tek benim Her kötü sonun sorumlusu. Gün sunumu günahlarımın cezasıdır Haylaz sırtımın arsız kamburu Her sürüncemede Bütün zamanlar bağ bozumunu gösterir bana Birini sevince yeniden şekillenecek gibi olur evren Kalıpları...
Henüz dizlerimde çocukluğumu sallıyorken Dipsiz bir kuyuya Son sürat inen taşın Çaresizliğini takındım boynuma Düşüncelerin kıskacında büyüdü gözlerim Gerçek bir ders verdi uykusuzluk, Öğrendim, geceler çok uzun. Gençliğimi boğazıma düğümleyip Hüznünü dağıtmak...
O kadar uzun bir zamandır işsizdim ki tek meşguliyetimin ezelden beridir iş aramak olduğunu düşünür olmuştum. Babamın bitmek bilmeyen dırdırından ve can sıkıcı nasihatlerinden...
Input your search keywords and press Enter.