sen gittin ya bütün kestaneler kararır artık kurşuni bir hüzünle boyadım güzel yüzünün hatırasını aklımda kalan birkaç engebeden oluşuyor yüzün yüzün, çığlığının sekip de geri döndüğü...
Please wait ...
sen gittin ya bütün kestaneler kararır artık kurşuni bir hüzünle boyadım güzel yüzünün hatırasını aklımda kalan birkaç engebeden oluşuyor yüzün yüzün, çığlığının sekip de geri döndüğü...
sevmeye ve sevilmeye aç.. ve susuz.. uykusuzum.. gece yarısı dönüp dolaşıp dönen başımı kovaladığım köşesi otelin sokağının otelin ikinci katından aşağıya sarkan sarkacı saatimin zaman ki afili haytanın...
pencereyi açınca sokaktaki bütün is, pis, cerahat içeri dolacak gibi geliyor artık beni bu fikre aşılayan bütün sevdasızlara teşekkür notumu iletiyorum notun altına adımın baş harflerini...
hak etmediğim her anıma küfrediyorum benim canım yandı, yandı da sövmedim hiçbir şeyi kendime neden bilmedim yıktım dağları, bendimden utandım seni sevdiğimden hiç haz etmedim ölmedim ölmedim ulan bileklerime kadar...
seninle birlikte olmak tanrının bana sunduğu en büyük imtiyazdır diye ekledim kapımdaki not defterine bu ayrıcalıkla sonsuza dek yaşayacağımı bilseydim şayet o dakika ölmek isterdim çünkü tanrı böylesine...
o güne değin sonsuza dek içeceğime dair sözler verdiğimi hatırlardımbazı zamanlar geri dönülemez hatalar yaptığımın farkına varırdımfarkına vardığım ana dek her şeyin mükemmele yakın...
kaderimin üzerindeki tırnak izleri çoğu şeyi anımsatıyor yakamdaki ruj fahişe göğsümde ecnebilerin parfüm reveransı durağı olmayan bakışlar.. ah o slim monte carlo tutsaklığı ah o chivasın fransızı parmaklarının ucu, kazı...
beni terk ettiğin o günden beri bıraktım bir yemin doldurdum kadehime ruhumun tecellisine değin takvimden tek bir yaprak dahi koparmayacaktım söz bildim, gün saymayacaktım ve senin şiddete meyilli saçların...
bana senin adını rüzgar fısıldadı sensizlik, terk edilmiş kulenin son asil misafiriydi balıkların suya son merhaba dediği akşamda doluya tutulmuş işportacı kara borsa olmuş romanlar.. esaretin hakkı ölmeden önce arzuladığım...
kaderimin üzerindeki tırnak izleri çoğu şeyi anımsatıyor yakamdaki ruj fahişe göğsümde ecnebilerin parfüm reveransı durağı olmayan bakışlar.. ah o slim monte carlo tutsaklığı ah o chivasın fransızı parmaklarının ucu,...
insanın insana yaptığını yapmaz yazın gürleyen göklerin ardına sıkışıp kalmış iki çift ayak damlalarını serpiştirirken şemsiyeme hiç mi umursamaz hiç mu utanmaz göz kapaklarının nefreti biliyorum ben daima...
Gözlerini arıyorum Saçlarına hapsolan o kokuya ilerliyorum Yürüyorum, yağmur yağmıyor, gözlerim dolu Dudaklarından geriye kalan şehirlere bakıyorum Savaşlara, türkülere, şiirlere, boş şarap şişelerine Sarhoş ediyosun daha İçmeden dudaklarından. Ağlayan çocuklara...
Salı gecesi... Hani bir ertesi güne bağlanan gecelerden bahsediyorum Sanki bağlanan demesek gece orta yerinden kopacakmış gibi Deprem gibi, fırtına gibi... Bu gece yorgan yok, ter yok, sigara...
Şimdi hafiften çiseliyorsa geçmişin Saklıyorsan utancından yüzünü Islandığı görülmesin diye kirpiklerini Boynuma sapladığın o kirpikler Benimsemişti boynum o kirpikleri Kan ağlıyor nedense Söküp gittiğin için olabilir mi ki Sildim demeye haklı...
Bir sabah ezanında kalakaldı güneş Kuşlar, selam durdular Semaya şahlanan bir at Doğrultusu aynı, yönü, şiddeti aynı Seni çekince yaşamdan Geriye kalan hep aynı Acı ve can kaybı Öğlenin sıcağında Kanlı çiçekler Yarı...
Saat 22:54 Araba farları... ateş böcekleri... Kırık antenli radyodan çıkan sesler Kulak tırmalıyor Çıkan sesler diyorum çünkü şarkıların adını ben koymadım Şarkıların adını yaşanılanlar, yaşanılamayanlar Ve mum yakmış sözcükler kendi aralarında...
Uzanmak mı bir gerçeğin koynuna Utanmak mı çıplaklığından? "Sen bakarken soyunamıyorum" mu demek Zevk sonrası sigara mı yoksa? Yabani bir aşk mı yaşadığın Yoksa evcil bir yalan mı? Sevişmek ibadet...
Çatlayan dudaklarım Şarapla buluşur gibiydi Üflediğim her busenin teninde sönmesi. Yakabilirdin. Acıtabilirdin. Sarhoş edebilir, kanıma efelenebilirdin. Bilirsin, Pek haz etmem Geçmiş zaman eklerinde boğulmaktan Sorarım o zaman sana, Neden geçmişimde yer ettin?
Rüzgârım kesik Yağmurumdan haber yok Hava biraz parçalı umutlu Bir kadeh daha içerim Ardından beklerim Mastarsız bir fiilin ardından yüreğime seslenirim "Unut!" Unut yüreğim ki Sevgim uyanmadan öleyim "Beş dakika daha" demeden tüm...
Input your search keywords and press Enter.