Ben ve kendim varmış. Beni ikiye ayırıyordum ya da kendimi. Ben ve kendim bir olmaya çalışıyordu. Tek, yek, bir. İki yarımın birleşimi. Beyin sağ ve sol yarımdan oluşur. Dünyanın kuzey ve güney yarım küreden oluşması gibi. İkisi bir birinin zıttıdır. İki karşıtlık bir pozitif bütün oluşturur. Artı da aslında bir yatay bir dikey iki çizginin, matematikte negatifliğin simgesi tire işaretinden oluşur -ı. Yani bir ben; ben ve kendi ’den oluşur. Ben siyahsa kendi beyazdır. Ben susarsa kendi çok konuşur. Ben gecedir, kendi gündüz. Ha aklıma gelmişken bir gün de gece ve gündüz ’den oluşur. Görüyorsunuz bir ters bir düz bir bütün oluyor gibi. Anlamlandırılmış, kabul görmüş, meşru kılınmış. Tartışılmaz, kabul edilmiştir. İç bütünlüğünü sağlamıştır. Bakış ve mimiklerle itilmez. Yolda yürürken sağa sola yalpalamaz, adımları düzgündür. Ayakkabısının topuğu içe doğru erimemiştir. Kendi dediğim gibi beyazın, gündüzün, varlığın, koşmanın, tüketmenin temsilcisidir. Tiyatro da diyor komedi ve dramdan oluşur. Trajedi de var biliyorum. Bir bakın hele trajediler nelerden oluşuyor. Hayat döngüsü üretmek ve tüketmekten ya da doğmak ve ölmekten oluşur. Ben olmasa Kendi’yi anlatamazdık, kendi olmasa Ben’i. Bir yerlerde okuduklarımızdandır zıtların birliği ne demeye uzatıyorsun. Ne demek istiyorsun Bayım. Konuştu da gitti. Boşaldı da. Varlık diyor yokluğun üstüne bastı da geçti. Yokluklar birikerek varlık oldu. Varlık, içinde eritti bütün yoklukları. Ondan o kadar baskın görünüyor. Bunlar da değildi tam olarak söylemek istediklerim. Üstüme gelmeyin derine kaçıyor anlatacaklarım. Ne demeli şimdi ben ve kendi’nden bir yaratma sevdalılarına. Hayatı ittirenlere, hevesini çekiştirenlere, tutunmaya çalışanlara, her şeye karşı mücadele edenlere, bir gece ile gündüzü bir araya getiremeyip gün edemeyenlere, beyazını kucaklayamayan siyahlara. Varlığa dahil olamayan yokluklara. Pes etmeli mi yarım ben’ler. Ben’in olamayacak kendi’lerin sevdasından uzak mı durmalı yarım ben’ler. Yaşam döngüsüne dahil olamayan ölümünü de kucaklayamayan, ne var olabilen ne yok olabilen ben’ler. Grilerde varmıştı hayatta. Bu kadar kesin değilmişti her şey diyenlerde duydum. Grinin olması için bir nebze beyazın siyahı öpmesi gerekir. Hay que luchar! Pourquoi? Ne için peki hep savaşıp hiç sevişemeyenler. Aklım hep orada, sevişmekte değil! Aklım hep bir ben, yek, iki yarımlık bir bütün ben olmaktadır. Var olmaktadır, koşmaktadır, bana düşen dilimi tüketme isteğindedir, Ben’deki siyahlığı beyazla bütünleştirmektedir. Üzüldüğüm kadar gülme isteğindedir, ürettiğim kadar tüketme, savaştığım kadar sevişme isteğindedir. Yediğim acı kadar tatlı yeme isteğindedir. Geçirdiğim gece kadar gündüz. Konuştuğum kadar susmak. Ağladığım kadar gülmek.