Saat bir sonraki güne az kala yaşadığım hayatı sorgulamaya başladım bazı dakikalar yaşadığım mutluluğu bazı dakikalar sensizliği. Doğum gününe saatler var. Ölüm günüme belki dakikalar belki senin doğduğun gün ben ölürüm kim bilir? Neyse zaman geçiyor ben bir duble daha dolduruyorum öyle mütevazi sesleniyorum sana dalgın, durgun, yorgun ve tebessüme hasret. Günler geçmiş aylar yitirmişim bir tütün sarıp süngerine kadar bitirmişim odam duman altı yokluğun bel altı sövüyor bana. Gittiğin günü nasıl kazımışsam beynime öylece duruyor bir tenhada. Çok içmişim sevmezsin içmemi biliyorum fakat ne yapabilirim kaybettim bütün neşemi. Dertliyim zaten son günlerde sevdiğim ilk kadın kanserden ölmüş onun yılı dolmadan Müzeyyen Senar’ı kaybetmişiz rakı kadehleri yetim, diyorum dertler artık bitin, bitmiyor kadın bir paçavra kadar değersiz elim, kolum, etim. Köhne bir meyhanenin en müdavimi benim son zamanlarda uzun hatta tarif edilemeyecek bir ölçüde uzun bir ara vermişim sevmeye. Ben ne zaman başlasam iç çekmeye dökülür içimden bir kaç damla anason. Kimine emrivaki sevdirdik kendimizi kimine kaldı sevgimiz baki. Öyle dolu dizgin koşuyorum denize nazır. Bir tutam sen kopuyorsun içimden her an ölüme hazır. Afilli dertler seremonisi beynime adını kazır.