Bugün Salih Özel (Evreni) kardeşimin “Ağlamanın Vakti Geçti” şiirini eleştiriden öte daha anlamlı anlaşılır kılmak için kendimce tahlille, bir gülümseme bırakarak izniniz olursa kenara köşeme çekileceğim. Aşk güzel bir duygu histir dünyadır, bunu çok güzel mısralarıyla anlatan kardeşimiz, o yâre giderken sanki o yâre sen de unutamayacaksın, yar gitsen de beni beni dercesine gönül kalemiyle dile getirmiş… Aşk bu yâr gitse de her şarkıda hatırlanan, o her şarkının içine sevgisini katarak içine bırakarak, sızlayan yüreğine usulca haykırması bu hasreti farkına vararak anlaması her şarkıda sözde yıkılması değimlidir? İşte bu enfes betimleme ile Salih kardeşimiz bu duyguların yoğunluyla kalem almış şiirini. Sanki her mısrasında her hecesinde, ben seni gömdüm mezara aklımım gönlümün bir köşesine gidişinle şimdi sende göm gerçi giderken gömdün beni, aklının o karanlık çıkılmaz dehlizlerine, işte sana da bu yakıştı sevgilim dercesine vefasızlığıyla yaralamasını yüreğini parçalamasını anlatıyor mısra mısra hece hece. Şiir, şairin zengin hayal dünyasıyla gönlü ile süslediği hissettiği, ritimli sözlerle ve o hecelerin seslerin uyumlu ritmini ahengini kullanılmasıyla, meydana gelen ve bununla anlattığı, iştigal eden şairin uğraştığı içinde kendini aşkını gönülleri bulduğu, muhteşem bir edebiyat dünyasıdır. Şiir şairin gönlündeki güzellikle bakış açısıyla dilin sözcükleriyle değişik bir anlatım şekliyle anlamlar verdiği, duygular, düşünceler ve gözlemlerle, gönül kalemiyle yazdığı hayallerinden o nazlı yârin bakışından duygulanarak yazdığı kattığı, içine söz sanatını da katarak betimleme ile yararlanılarak anlatılan bir gönül dünyasıdır diyelim şiir ve başlayalım ne dersiniz?
Artık boşunadır feryadı figan
Ağlamanın vakti geçti nazlı yar
Bundan sonra otur sen derdine yan
Ağlamanın vakti geçti nazlı yar.
Aşkın kokusu Salih kardeşimin gönlünde eserek, denizin karşısında oturunca esen deniz kokusu gibi bize doğru gelmektedir, yâre sitem ederek, gidişiyle heceleri dile gelmiş birkaç söz söylemektedir. Şiirin dili gönlün dili değimlidir, şiir gönül değimlidir, şairin gönlünden akan heceler okuyucuyla buluşunca şiirin edebi dili ile şiir olup gönüllere akması değimlidir? İçinde aşkta olunca gönül diliyle şirin diliyle buluşunca anlam, çağrışım, duygu ve ses değeri taşıyan gönül dili, kelimelerle ahenkle mısra yapısı ve hecelerinde dili ve gönül’e olan hassasiyetine bürünmesiyle, bünyesinde ahenk unsurları taşıyan; başka bir dille, şiir bir derya bir deniz coşkunluğuyla gönlümüze akan, bizi bir güzellikte buluşturan değimlidir?
Artık boşadır yâr sen gittikten sonra feryat figan, ağlamanın vakti geçti nazlı yâr, fayda etmez ayrılığa gözyaşı, değer kadir kıymet vermedikten sonra, ben artık anladım, bundan sonra sen otur derdine yan, ben çok ağladım gittikten sonra, şimdi geldin ne değişti, otur birazda sen ağla derdine yan.
Ağlamanın vakti geçti nazlı yâr, giderken ağlamadın dercesine, şimdi ağlamanın sırası zamanı değil. Benim bildiği ayrılıkta yalan olmaz hatta yalan olduğunu hiç söylemediler, bende böyle sevdim derken Salih kardeşimiz, sen bunu böyle bilmedin, sevgin aşkın yalandı, aşkla sevseydin çekip gitmezdin. Şimdi sen giderken ve şimdi gelirken feryat eden bu gönlüme söz geçiremezken, şimdi gelişinle yine yaraladın ve benim bu aşkla seni sevemem, sendeki yalan sevginle mümkün değil, aşkta bende bunu kabul edecek bir lügat yoktur demektedir. Gidişinde yakışmadı yıllar sonra dönüşünde yakışmadı, aslında aşk af etmektir ama gönül bu kırıldı mı tamir edecek ustası yok.
Sayende döktüm ben inci dişleri
Baharda yaşattın bana kışları
Gayri benden geçti aşk meşk işleri
Ağlamanın vakti geçti nazlı yar
Gidişinin acısıyla feryadı ile bu gönlümü dilimi susturmak için dişlerimle parçaladım taşları, o nedenle döküldü inci dişlerim. Bahar ayını gidişinle her yıl her mevsim kış ayına çevirdin, hiç ısıtmadı güneş beni hep dondum, işte bil ki gidişin yalandan sevmelerin seni seven beni terk edişinle bıraktım artık aşk meşk işlerini, sevmeyeceğim artık. Ben seninle mutlu olmak mutluluğu yaşamak isterken terk ettin, bana mutsuzluğu yaşattın, şimdi geri döndün bak bakalım bende geriye ne bıraktın ey vefasız, beni giderken sen delirttin şimdi hala deliyim ve aşkla seninle olmaz işim, artık ağlama ağlamanın vakti geçti nazlı yar. Daha önce yıllar sonra değil, gidişinden aylar sonra gelseydin, belki merhem olurdu gelişin, ama şimdi yıllar sonra geldin bir faydası yok. Sen giderken görünmezliğe büründün, şimdi geldin şimdi bende görünmezliğe bürüneceğim dercesine sitem etmektedir Salih kardeşim o bırakıp giden yâre.
Düşürüşte aşk denilen batağa
Beni mahkûm ettin yorgan yatağa
Baykuşlar tünedi viran otağa
Ağlamanın vakti geçti nazlı yar.
Salih kardeşim aşkla devam ediyor. Aşk bir deryadır güller bahçesidir, cennetten bir yansımadır buna atıf yaparaktan kardeşimiz, sen bunu böyle bilmedin, beni geride terk ederek bataklığa götürdün, aradım bulamadım sordum gecemi gündüzüme kattım sanki battım bataklığa çıkamadım bulamadım dercesine. Düşürdün de beni aşk denilen batağa, aslında bildiğimiz bataklıktan ziyade çıkmaza düşürdün aşamadım seni bulamadım derken devam ediyor, beni mahkûm ettin yorgan yatağa. Ne yağmur ne fırtına ne kar dinledim aradım, hasta düştüm inledim yataklarda yattım, Baykuşlar tünedi viran otağa, gönlümde ne varsa gidişinle tükendi bitti viran oldu bilirsin viraneler baykuşlar konar. Artık ağlamanın vakti geçti nazlı yâr. Oysa ben seni severken seni düşlerin içinde o pembe rengiyle sevdim seni bu aşkımla sana anlattım seni yüreğimin görünmez ama pembe panjurlu evinde sakladım dercesine… Ama sen bunu bilircesine çektin gittin ey vefasız bu temiz hayallerime de bana da kurşun sıktın öldürdün, içime sığmayan seninle aşkımla umutlarımı öldürdün, ölen bir daha dirilmez dercesine sitem etmeye yaptıklarının korkunçluğunu anlatmaya devam etmektedir.
Sağ iken bilseydin kadir kıymetim
Böyle erimezdi kemiğim etim
Şimdi sayılıyor bak iskeletim
Ağlamanın vakti geçti nazlı yar.
Ben artık gidişinden sonra öldüm, ne varsa terk ettim, şimdi bir ölüyüm benden sana fayda gelmez dercesine, Sağ iken bilseydin kadir kıymetim, bilmedin çektin gittin şimdi sonucuna katlan dercesine, böyle erimezdi kemiğim etim, şimdi sayılıyor bak iskeletim. Beni yaşatan aşk ve sendin, gidişinle hayata küstüm boğazımda sensiz bir lokma geçmedi, bana zehir ettin hayatı, beni zehirle sarılmış nefretini gidişini bıraktın, parçaladın, ama ben gecelerde gelirsin pişman olursun diye bekledim buna rağmen kırılan gönlümü onarmaya çalıştım ama sensiz ellerim titrese de hata benimdir diyerek kendimi yaralayarak suçlu sayarak teselli ettim, ama gelmedin aradan kaç mevsim yıl asır geçti dönmedin… İşte bu nedenle ey yâr iyi bil ki bıraktığın yalnızlıktan bu yalnızlığımdan ancak senin gibi vefasız bir beni çıkardın, bende ancak bir seni vefasız senli bir sen çıkardım ve sessizce sensizliğinle büyüttüm yanımda, o nedenle bir eski beni arama artık yok gitti bitti, bu nedenle ağlamanın vakti geçti ey nazlı yâr, anla bil artık.
Melekül Mevt yolda geldi gelecek
Evreni bu dertten mutlak ölecek
Bu vakti mi buldun kıymet bilecek
Ağlamanın vakti geçti nazlı yar.
Bil ki, Melekül Mevt-Azrail- yolda artık bu acılarıma son verecek, yolda şimdi gelecek, sen giderken ben öldüm işte şimdi gerçek olacak, gör eserini dercesine, ben Evreni-Mahlas ismi- artık bu dertten mutlak öleceğim, ey yâr vefasız kadir kıymet bilmez yar, artık son andayım diyerek o yâre son demde son anımı buldun geldin, bu vakitte kıymet bilsen ne fayda artık bir ben yok bende, ölüm geldi kurtulacağım bu ıstıraptan, sana sarılamam koklayamam canım yârim diyemem artık, öleceğim bil şimdi, o nedenle artık vakti geçti ağlama yar. Salih kardeşim o kadar derinden yazmışsın ki, o anları gözyaşım içinde bana bunları yazdırdın, ben kavuşmaları severim lakin işte aşkta da kavuşma ahrete kalıyor, sanki o söz çok doğru, evlilik aşkı bozuyor sözü doğrulanıyor, ayrılık aşkı yarınlara taşıyor ama bazen de böyle istisnalar, yâre sitem ederek sitemden öte hayaller yıkılınca kalkması zor oluyor ve sizin yazdığınız gibi yüreğimiz parçalanıyor ve yıllar sonra gelen yâre böyle sitemler ediliyor.
Aslında ne kadar o yâre seni unutarak bu gönlümde çıkarıyorum atıyorum, seninle bu aşkla yenilenen hücrelerim, seninle düşünen bu aklımda beyim gidişine anlam mana vermeden yıllardır savaştı benimle gönlümle bak kan revan içinde kaldı, içinde her parçamla, ben kanıyorum sen kanıyorsun elinde hançerinle parçalarken bu bedenimi, seninle gülen içinde sen gezen akan gözyaşlarımla gözlerimden sen düşerken dese de unutamıyor vesselam. Salih kardeşime bu enfes şiiri için teşekkürler ediyorum bu vesile ile aşkı ve bu güzel duyguları yeniden hatırlamamıza vesile olduğu için, ben geride bir gülümseme bırakarak köşeme çekiliyorum, gerisini size bırakıyorum değerli okuyucu kardeşlerim, selamlarımla.
Mehmet Aluç