Önce burnunun direği sızladı. Ardından gözlerinin arasına düştü bir sızı. Ağlamamalıydı. Kime ağlayacaktı. Ağlamaya direnci sadece gerilerek açılan yüz kaslarına karşı koymak için dudağını büzüştürmesi olarak kaldı. Ve derin bir hıçkırığın ardından bıraktı kendini oturduğu bankta. Ağladı, ağladı. Bir türlü duramıyor, başka bir şey düşünemiyordu. Aklına geldikçe gözyaşları yeni dalgalar halinde süzülüyordu yanaklarından. Dakikalarca sürdü hali. Ağlamaya direnmek en zor şeylerdendir insana. Ve en çok zarar verendir. Az sonra bu haline isyan edercesine durdurdu kendini. Şimdi başında hafif bir ağrı olmuş, gözyaşlarının süzüldüğü yerler bahar meltemi sayesinde üşüyordu. Limandan boşaltma sesi geliyor, sağ yandan ise yosun kokusu geliyordu burnuna.