Öküz oturtan cinstendi içindeki. Öküz değildi oturan, öküz oturtandı. Saniyeler içinde oldu bitti her şey. Eskisi gibi değildi çoğu şey. Tarih tekerrür etmisti. Belki dışardan bakan gözlere aynıydı. Başkalarına… Ama peki kız neden öyle hissetmiyordu? İçindeki manevi boşluk neden bir türlü doldurulmuyordu? Bir sevgiliye yakarışı değildi bu. Bir dostuna, annesine, yoldan geçen adamaydı. Teorikte mutlu olması için her şeyi vardı. Ailesi, arkadaşları, dostları, sağlığı, öğrenciden hallice harçlığı filan işte. O zaman neden? Yarım hissedişi neden? Birileri tarafindan somut olarak terk edilmesede öyle hissediyordu işte. Cevap yoktu. Kendi içinde vardı da işte içini de kendisinden başka bilen yoktu. Bilmem kaç yapraklı çiçek misali .