Aşk…
Adamı öldürür…
Göt eder…
Mutlu bir şekilde eve dönüldüğünde evin soyulduğunu görmüşçesine bir his yaşatır…
Nagazaki ve Hiroşimaya bağlatır…
Serçe parmağın sehpayla dramını yaşatır…
Montla sıçırttırır…
Çifte mesai yaptırır…
Çoraptan fırlamış parmak hissi verir…
Teşekkürü 1 puanla kaçırttırır…
5 kuruşa muhtaç bırakır…
Çok demli çay gibidir…
Metrobüste kapıya yapışmış adam acısıdır…
Harçlıkların senin zevklerine olan kısmına isyanıdır(Erkek kesimi tabii)…
Alman Usulünü tedavülden kaldırandır…
Çük kaldırandır…
Arzu şelalesidir…
Bozuk hoparlör gibi rahatsız eder…
Sosyal medyada salaklaştırır…
Paparaziden kaçırttırır…
Ünlülere uyumlu değildir…
Seviştirir…
Telefonun camının kırılması ile aynı acıyı tattırır…
Devamsızlık sorunu vardır…
Apo gibidir canlardan can alır…
İntiharın metaforudur…
Boş kaleye kaçıran forvetin mutsuzluğudur…
Sünnet olacak çocuğun pipim kopacak korkusudur…
Harry Potter’ın asasının kırılması gibidir…
Pistonu aşağı indirir…
Yağmurlu havada kapıya dayanan adam filmi çektirir…
Türkiye’nin televizyon gerçeğidir…
Ketçapla mayonez karıştırır, can verir…
Beşiktaş’tır…
Dostayevski okumak kadar zordur…
Götünden element uydurandır…
Zamına koyandır…
Çok kahraman öldüren kötü adamdır…
Kağıt kesiği ile aynı kefededir…
İlk görüşte olabilendir…
Son görüşte tövbe ettirendir.
Biter.