Gel biraz, seninle yapacaklarımız var… Aslında seninle çok işim var, yoo hayır sıkılmıyorum seninle uğraşmaktan. Tabularını yıkmamız şart; mutluluk için… İnandığım biz için… Yaklaş bana. Aşkı fısıldayacağım kulaklarına, tenin biraz yanacak ama korkma hissedeceksin aşkı acısı bile tatlı gelecek biraz sonra, bir daha diyeceksin. İnanmaya başlayacaksın aşka, ikna olacaksın en sonunda teslim olacaksın.
Tek istediğim sabırlı ol, dürüst ol. Beni takip et uzun bir koridor geçeceğiz, konuşma! Sadece kendini dinle, pişmanlıklarını düşün, geçmişte canını yakan her şeyi düşün, çok iyi düşün. Aşk dediğin acı çektiğin her şeyi düşün, ağlamaktan korkma, utanma arkam dönük olacak sana, kapayacağım kulaklarımı istersen küfür et yaşadıklarına, yaşayamadıklarına… Çığlık at gerekirse, kus içindekileri yürüdüğün koridorda. Gerçeği görmen için geçmişini soyunup atman gerek… Koridor bitene kadar yap söylediklerimi, gerekiyorsa acı çek, derinin altından çıkarman lazım geçmiş pisliklerini. Birazdan arınma zamanı gelecek, arınıp inanma zamanı… Haydi az zamanımız kaldı.
Evet geldik. Titriyorsun, atmadın mı öfkeni yeteri kadar? Sıkma kendini öyle haydi rahatla biraz. Birazdan dokunacağım sana, hissetmen gerek beni… İnanman lazım, sabırlı ol biraz! Şimdi derinden dışarı taşmış, kaskatı kesilmiş geçmişini çıkaralım üzerinden. Bu kapıdan içeri tertemiz girmemiz gerek, çırılçıplak! Dokunamam sana burası geçmişinle dolu büyü bozulur çıkart üzerindekileri. Girdim kapıdan, içeri bak aramızda yalnızca kapının eşiği… Geçmişle gelecek arasındaki ince çizgi adeta! Arınmadan giremezsin içeri, en azından bir kısmından arın. Gerçek arınma içeride olacak sen sadece güven bana. Ben sana geldiğim gün arınmıştım her şeyden, ondandır aşk için savaşım! Haydi, son olarak yüzündeki maskeyi çıkart! Kapat gözlerini elini uzat bana, evet şimdi yavaşça bir adım at. Geçmişini geride bırak, bu kapı aşk vaat ediyor sana.
İçerdeyiz şimdi. Sen çıplak, ben çıplak… Güneş sanki içeride, değil mi ? Her yer aydınlık, sıcak… Hayır perdeleri kapatmayacağım, biz buradan çıkana kadar aydınlık kalacak!
Unutma, karanlık korkuların gizlendiği yerdir, kusur bildiklerinin saklandığı perdedir. Karanlıkta yapılan hiçbir şey “aşk”a dahil değildir. Karanlıkta yapılan sevişme değildir örneğin sekstir. İnsan sevdiğini gün ışığında görmek ister, kusurlarıyla sevmek ister. Kusur bulduğu yerden öpmek ister aydınlıkta yaşanan sev/işmedir!! Karanlıkta öfke vardır, dokunduğun her yer rastgeledir. Göz göze gelemezsin karanlıkta, anlatamazsın içindekileri, inandıramazsın. Karanlık, gerçeğin gizlendiği yerdir. Aydınlıkta sevdiğin tüm şeffaflığıyla dururken öylece karşı koyamazsın içindeki duygulara. Nefret de gözükür, aşk da, öfke de, korku da, endişe de… Keşfetmelisin sevdiğini, keşifler karanlıkta olmaz aydınlıkta yaşamalısın her şeyi. Aşk yetiştireceğin yeri bulmalısın sevdiğinin bedeninde.
Tabularını yıkmak için göreceksin bedenimi, kalbime dokunacaksın aydınlıkta. Kapatmayacağım perdeleri, ışıkları direnme boşuna. Aşkı karanlıkta göremezsin. Ses olmayacak bu odada, sadece sen ve ben… Nefes alışlarımızı duyacağız, kelimeleri dışarıdan gelen hiçbir ses kirletmeden işleyeceğiz kalbimize. Can yakacaksa en derinden yakacak, kulaklarını kapatamayacaksın. Kalp atışlarımızı duyacağız. Ritim arttıkça aşka yaklaşacaksın. Vücudumuzdaki ter damlalarını sayabileceğiz.
Korkma, birden fazla dürüst oldum sanırım. Sakinleş lütfen seni endişelendirmek en son arzum! Ben… Ben yalnızca seni istiyorum. Ben sana inanıyorum, ben sana aşk diyorum. Ve ben yaşanacaksa seni yaşamak istiyorum. Olacak olmak istediğim, yaşanacak yaşamak istediğim güveniyorum kalbimin çırpınışlarına.
Haydi tut elimi, önden ben gidiyorum arkamdan yavaş yavaş tanımaya çalış beni. Bak güneş vuruyor bedenlerimize. Otur. Haydi ama misafir değilsin, rahatla biraz!! Burası bizim, bize ait ilk yer burası iyi bak etrafına,tanı bize ait ilk yeri. Alış buraya, bir daha gitmek istemeyeceksin buradan. Yanındayım şimdi, nasıl, görüyormusun gözlerimin içindeki seni? Korkma biraz yaklaşacağım sana. Yaklaştıkça nasıl atıyor kalbim sadece onu dinle. Zihnini boşalt; bize, şu ana odaklan. Bana biraz yardım et. Bakma güçlü durduğuma bu benim içinde bir ilk. İlk defa aşka dokunacağım, bugüne kadar anlamlandıramadığım aşkı sana anlatacağım, yaşatacağım. Öyle ki çok güveniyorum içimdeki sana, bu aşk biliyorum.
Evet iyice yaklaştım sana. Tek başıma yapabileceğim bir yolculuk değil bu, sen de istiyorsun biliyorum o yüzden güvendin ve geldin, haydi yardım et. Zirveye tırmanacağız. Nefesini hissediyorum, suratımı okşuyor nefesin. Hissediyor musun nefesimi? dur kulağına fısıldayayım: “AŞK”
Titrediğine göre tamamen “biz”desin, güzel, yardımcı olmana sevindim. Nasıl bir duygu, ne hissettin? Gözlerimin içine bak yüzün ellerimin arasında, dokunmaya bile kıyamıyorum. Şimdi anladım bu benim içinde zor olacak. Sana ilk kez dokunuyorum. Bak daha önce dokunmadığı birini de sever insan, ben seni seviyorum. Ve bunu ilk kez söylüyorum hem de gözlerinin içine bakarak. Gözlerim eminim ki ışıldıyor şu anda. Onayladığına sevindim, demek ki sen de görüyorsun. Ellerim yüzünü okşuyor, hayır titreme ya da nasıl rahat ediyorsan işt.. Belki de bu geçmiş krizini atıyor olmana işaret.
Yanağım yanağında çok hızlı nefes alıyorsun, korkuyorum. Ver elini bana. Elin kalbimin tam üstünde! Avuç içinde hissediyor olmalısın kalp atışlarımı, sadece hissetme, dinle! Aşkı anlatıyor sana.
Şimdi sarılacağım sana kötü hissedersen beni itme sakın ha, kırma şevkimi, usulca söyle çekilirim geri. Tenim tenine yaklaştıkça sıcaklığını hissediyorum. Heyecanlanıyorum. Önce kalp atışlarımı dinle, bak ellerim sırtında irkildin biraz. Hayır korkma aşktan zarar gelmez insana. Evet en güzel an. Tenin tenime değiyor şu an, sanırım kokun içerime nüfuz ettikçe sarhoş olacağım. Başım döndü biraz, titriyorum da; ilk haz, heyecandan! Hissediyor olmalısın sıcaklığı bu vücudumun verdiği bir tepki değil. İçeride aşk var, yanan bir kalp var sen yaklaştın hepsi ondan! Aşk’ı tanımanın diğer bir yolu da “sevdiğinin kokusu”, haydi boynumun sol çukurundan çek kokumu içerine önce ona alışmalısın. Bir daha başka koku işlemeyecek içerime, boynunun kenarından aldım kokunu sanırım bayılacağım. Hayır, hayır korkma alış buna bunu her defasında yaşayacağım, izin verirsen tabii,!
Yavaş yavaş teslim ediyorsun kendini bana, güzel. Sarılınca sıcaklığın ötesinde huzur da hissetmelisin, hayatının en zor anlarında bu huzura sarılacaksın. Geri çekiliyorum çok değil tabii, daha fazla kalamam bu kadar üstüne gelemem. Ama bitmedi , dudaklarında şimdi ellerim. Kuru dudakların, susuz kalmış biraz da çatlamış. Yanlış anlama küçümsemiyorum seni, bak benimkiler de öyle haydi bir dokunsana. Fark ettin değil mi? Aşk susuz kalmış sadece endişe edecek bir şey yok… Usulca öpeceğim seni şehvet arzu olmayacak. Yanaklarının bitiş dudaklarının başlangıç noktasından öpeceğim aşkın altın noktası orası, izin ver bana. Sol elim sağ yanağında kalp atışlarım hızlandı, yaklaştım dudaklarım altın noktada! Usulca bıraktım aşk tohumunu biraz yakmış olmalı. Geçmişinden bir kaç dakika önce kurtulan sen için büyük bir adım bu, dedim ya uzun ve yorucu bir yolculuk bu… Dur, hayır öpmeye çalışma! Bunu aşk için yapmıyorsu, ben geçmişini üzerine kusacağın bir kadın bedeni değilim… Aşkımı aşk sandığın öfkenle kirletme. Bana dokunacaksan inandığın için dokun.
Sanırım dinlenmemiz lazım, bu duygusuzluktan kurtulman lazım. Ben hayvanca sevişmek, amaçsız ter dökmek için burada değilim. Aşk yaşanacak, aşk kanıtlanacak burada. Bana teslim olmayacaksın, sana teslim olmayacağım. AŞKA TESLİM EDECEĞİZ BİRBİRİMİZİ, AŞKI BÜYÜTECEĞİZ!
Ben uzanıyorum biraz kusurlarımı görmeye çalış, incele seninkinden beyaz tenimi, haydi keşfet beni ellerinle değil kalbinle!
(Uzun bir süredir bakıyorsun bana, gözlerinde korku, titriyorsun, görüyorum büyük bir mücadele içindesin kalbinle. Kalbin senden önce ikna oldu aşk dediğime!)
Yanıma uzandın; sana döndüm, bana döndün. Elim yüzünde yine, söylesene ne görüyorsun gözlerimde? Kalbim hala göğüs kafesimi delmeye çalışır gibi atıyor. Dokundun bana. Kendi arzunla ellerin dudaklarımda, saçlarımda inanmaya başladın değil mi? Söylemiştim sana. Göğsüme yattın daha yakından mı duymak istiyorsun içimdeki seni? Hayır bak bana ağlıyormusun sen? Duyamadım ne dedin? Ne için teşekkür ediyorsun?
(Elin kalbimin üzerinde, avuç içinde hissediyorsun yine kalp atışlarımı.)
– Aşkı anlattığın için teşekkür ederim. (Göz kapaklarında sırasını bekleyen yaşlar dolu)
– Aşkı anlatmadım, aşkımı hissetmeni sağladım. (Titriyor sesim)
– Aşkını hissettim, sendeki beni gördüm. Bendeki seni hissettim. (Bu ses tonunla tanışmamıştım hiç! Ne kadar eminsin kendinden )
– Ya için acımıyor mu? Bu bir yanılsama belki de, geçmişini bu kadar çabuk silemezsin. Ki bunu en çok ben dilerim. (biraz endişeliyim.)
– Geçmişim benim mutluk değil acı doluymuş, kabuk tutmaya yüz tutmuş yaralarım vardı benim kabuklarını iyileşmesine izin vermeden tırnaklarımla koparttığım… Sen, anıların acı olduğu için canımı yakmadığını ,benim acı çekmek işime geldiği için anılarıma zincirle kendimi bağladığımı fark ettirdin. (Gözlerin,dudakların nasılda masum)
– Peki bundan sonra? Şu kapıdan çıktığında giymeyecek misin zırhını üstüne? (korkak bir ses tonuyla soruyorum, duyacaklarımdan endişeliyim)
– Buradan çıkmak istemiyorum.. Hayır yanlış anlama geçmişimle karşılaşmaktan korkmuyorum. Geçmişime sırt çevirecek gücüm var artık içimde hissediyorum. (ellerin ellerimde)
– Neden gitmek istemiyorsun o halde? (sadece kalp atışlarımı bastırmak adına sorduğum bir soru, cevaptan eminim. Mutluyum şu an)
– Kalbimle keşfettim seni, gözlerindeki beni gördüm avucumun içinde hissettim adıma çarpan kalbini. Ama henüz sana hissettirmedim bendeki seni. (heyecanlısın)
– Ne yapmamı istiyorsun? (her şeye hazırım, kendimi sende görmenin heyecanıyla)
– Sarıl bana, sen de yat göğsüme ve dinle kalbimin sesini. Adını fısıldayacak kulağına. (kendinden oldukça eminsin)
– Nasıl bu kadar eminsin? (sadece bayılmamak için soruyorum)
– Sen istediğin için burada değilim ben! Ben de istedim seni yaşamayı senin kadar cesur olup adına aşk diyemedim. Seni yaşamayı istedim sadece şuursuzca, kendime fırsat vermedim aşkı tanımak için. Bugün içimde hissettim, teninde, kalbimde hissettim aşkı. Şimdi de ben inanıyorum “bize”, “aşka”… Haydi çabuk ol oyalanma!! Daha teninde aşk büyüteceğim.
Gülüyorsun. Tekrar aşk olduğunu kanıtlıyorsun bana. Sarıl bana “aşk”; buradan hiç gitmeyelim!!
Ve sonra;
Keşfediyorum sendeki beni, keşfediyorsun bendeki seni. Ve şükrediyorum Tanrı’ya.