Silemediğim acıların üstüne, körelen duyguların üstüne paramparça hikayeler yazdım. Her sabah bir kaç damla yağmur düştü parmak uçlarıma. Gece öyle zifiri ki kar da var havada. Sokak lambasına süzülen duman. Eski şarkılar çalıyor radyoda. Anılar canlanıyor bir anda. Soğukluğu vuruyor karanlığın. Vedalaştım kadehlerle umudum kalmadığı anda uzlaştım kederle. Tam saatleri acıları kaşımanın, kaldıramayacağım yükler taşımamın, bir sigara yakıp hüznü yaşamanın. Gün doğmadan hasret doğar yaşayan bilir. Hasreti yaşayan zaten pek yaşıyor da sayılmaz. Aşk siyaseti sevmezdi ama rejimi çok sertti. Darbe yaptığı zaman affetmezdi. Caddelerin kalabağı boşluğa dönüşürdü. İnsan kalabalıkta boğulurdu, kalabalık bataklıktı. Bastığın yerde saplanırdın. Saplandığın yerde ağlardın. Aşk bir caddeydi çok kalabalık bir cadde…