Aloooo Maviş Günaydın!
Deniz abi Şakamı yapıyorsun?
Aydınlık gün mü kaldı?
Hamiyet Yüce ses ve saz ekibi her yer karanlık şarkısı ile sahne aldı.
Bende sana onun için Alo diye seslendim.
Acil bi işin yoksa uçuver. Bizim ekibi topla gel!
Oraya buraya; sağa sola, bir iki mum yakalım. Mum ışığında bende size ellerimle sade Türk kahvesi ikram edeyim. Geç kalmayın!
Kahvenizin siparişini Philip’se verdim.
Kahve soğumadan gelirseniz sevinirim. Gelirken AVM’ye de uğra, bitter çikolata al, kahvenin yanında ağzınız tatlanır.
Tatlı yer tatlı konuşuruz.
Deniz abi çok uyanıksın. Çikolata masrafını benim sırtıma sardın.
Maviş unuttun mu eskiden gözü açıkları Askere alırken Jandarma olarak seçiyorlardı.
Unutur muyum hiç aklımdan çıkmıyor ki.
Çene çalana kadar uçsaydın şimdiye kadar gelmiştiniz.
Hadi kanatlarını açıver…
Hayal, Misafirlerini kap önünde karşıladı. Her birinin elini tek tek sıktı ve içeri aldı.
Onlar gelene kadar, bol köpüklü sade Türk kahvesi de hazırlanmıştı. Kendi elleriyle, ay yıldızlı fincanlara koydu ve misafirlerine ikram etti. Deniz, Kahvesinden ilk yudumu aldı, sonra lafı eveleyip gevelemeden toplanma nedenini, sizi buraya 14 Mayıs seçim sonuçlarıyla ilgili kısa bir değerlendirme yapalım diye davet ettim. Hepinizden bu seçim sonuçlarını kısa kısa değerlendirmenizi istiyorum dedi ve cümlesine bitirirken ilk sözü mavişe bıraktı.
Maviş! Ben bu konuda çok laf etmek, uzun uzadıya konuşup başınızı şişirmek istemem. Cumhuriyetin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, yıllar önce “ Şayet bir gün başınız sıkışır, çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı kendiniz olun diye milleti uyarmıştı. Şimdi sokağa çıksak birkaç kişiye Atatürk’ün bu vecizesini sorsak, kaç kişi ya da seçmen bu vecizeyi hatırlar? Oy kullandığı sandığa ve kullandığı oya sahip çıkamayan; yalan yanlış propagandaya inanan, seçmenle daha sağlıklı sonuç almak mümkün mü? Ben derim ki, seçmen kendi oyuna sahip çıkmadan daha sağlıklı sonuç beklemek abesle iştigaldir diye noktayı koydu.
Doruk söz senin! Doruk, ben kendi adıma Maviş’in değerlendirmesine canı yürekten katılıyorum. Onun içindir ki, 14 Mayıs sabahı Eşlimle birlikte el ele oy vermeye bilinçli olarak gittim. Oyumu kullandım. Oy verme işlemi sona ererken saat 17’de oy verdiğim sandığın başında yerimi aldım. Sandık başkanı parti temsilcisi olmadığım için, sıradan bir seçmen olarak beni içeri almak istemedi. Elinde bir kitapçıkla gelip sandık başında kimlerin bulunacağını yazan bir madde okudu. Ben de ona gülümseyip, her seçmenin verdiği sandıkta oy sayımına nezaret edebileceğini hatırlatınca; nerede yazıyor diye sordu. Dedim ki sandık başkanı sizsiniz. Yasaları bilmek sizin göreviniz. İsterseniz Google ya yaz sor deyince gitti yerine oturdu. Bende girdim içeriye lise öğrencilerinin eğitim gördüğü bir sıraya oturup, saat 17’den saat 20 00 ye kadar sandığın açılışına ve sayımına tanıklık ettim. İfade etmek isterim ki bilinçli bir Türk vatandaşı olarak ben kendi adıma vatandaşlık görevimi eksiksiz yerine getirmenin gururunu yaşıyorum.. Benim gösterdiğim hassasiyeti her seçmen gösterse haramiler meydanı boş bulup, düz ovada yeşil çayırda at koşturmaya yeltenemez derim. İlham Perisi Söz Senin!
Benden önce fikir beyan eden her iki arkadaşı da can kulağı ile dinledim. Hem Doruk hem de Maviş olması gerekenleri açık seçik ifade etti. Diyorum ki Türkiye Cumhuriyeti Atatürk’ün ifade ettiği gibi ilelebet payidar olacaksa ve de muasır medeniyete yolculuk edecekse; öncelikle başlarına dürüst, ahlaklı, namuslu, sözünün eri insanları seçmek zorunda. Bu gerçek anlaşılmaz, göz ardı edilirse, seçilen siyasetçi, hukuka bağlı kalmaz, yasaları hiçe sayarsa; Graham Fuller ‘in senaryosunu yazdığı dizi film olmaktan çıkar hayat tarzı olur! Söz sizin Patron :)) Arkadaşlar sizinle gurur duyuyorum. İyi ki varsınız. Fikirlerinize canı yürekten katılıyorum. Aslında Mustafa Kemal Atatürk, yalnız Türkiye Cumhuriyetini kurmakla kalmamış. Cumhuriyeti aydınlatacak meşaleyi de yakarak bize bırakmış. Biz bu meşaleye sahipken karanlıkta yaşamak istemiyorsak, onun yolunda yürümeli, meşaleyi elimizde taşımalıyız. Onu niçindir ki bu sohbete son noktayı Mustafa Kemal Atatürk koysun isterim. Atatürk diyor ki ” Bir zaman gelir beni unutmak ya da unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Hatta bunlar benim yakın bildiğim, hatta inandıklarım arasında bile olabilir. Fakat ektiğim tokumlar, o kadar özlü ve kuvvetlidir ki, bu fikirler Hint’ten, Mısır’dan döner, dolaşır gene gelir feyizli neticeleri kalpleri doldurur”
Arkadaşlar başka söze hacet var mı? Ben derim ki Türk Milleti Mustafa Kemal Atatürk’ün yaktığı Meşalenin ışığında ayrılmasın. Muasır medeniyet yolundan sapmasın. İşte o zaman dumanlı havayı seven kurtlar, leş peşindeki çakallar; İninden dışarı başını çıkartamayacaktır. Bana bu fırsatı verdiğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.