Bir yerler var, dahilsin
Yakını uzak, uzağı uzak kılan yerler
Kristal bir yalnızlık biriktirmişsin şehirde
Güz vakti cebe dökülen eksik el sahibinin
Aşırı doz etilen faciasının manası olmalı bu
Güz-el hediyen;
Ormanı imrendirecek kadar belki.
–
Gök, Tanrı referanslı bir kırılma noktasında,
Beklenmedik açınlayım şiddetinde,
Aşık kaşifin gündelik çolpan seyrinde…
Ama yalnızlık: Var olanın yokluğu,
Müspet beklentiler süngüsü,
Ömür sürmüş, aşk sürmüş bir savaşta
Telveye umu yükleyen er eline tutuşturulmuş.
(orada içler karışıyor işte.)
–
Bilindik bütün güzel söylencelerin
Bir hüzünlük hali vardır diyorum ben
Sayı doğrularımı çarpıtan o durumda,
Bilmem kaçıncı gelmeyiş günündeyken…
Aşkın Beatrice çekimi,
Dante sükûtundan bir gömü,
Beş yaş bulutu uzaklığında mutluluk…
Asıl gerçeklik bunlar oluyor; hüznümü basarım.
–
Beklentiler yok değil
Var’la uzlaşıya da varmıyor blurlanmış dil
Bekleyen yanın insan içine saldığı paradoks,
(ona tam olarak umut diyorsunuz;
Arap Baharında tomurcuk arayan çocukta gördüm.)
Geri dönüşümsüz herhangi şey gibi.
Başka mutlulukları görebilecek kadar
Kördüm hep kendi mutsuzluğuma;
Şimdilik bir kimse olanın geliş kesinliği bundan,
Geliş kesintileriyse salt yorgunluk.
Meltem Çalışkan