Bazen öyle ummadık kişiler öyle zamanlarda geliyor ki aklıma… Bazen bir gülümseyişte bulabiliyorum onu. Bazen göğe bakan bir çift gözde… Ve bazen kaçamak bakışlardaki buruk heyecanda….
Özlediğim geçmiş mi geçmişteki ben mi? Yoksa O insanlar mı bilmiyorum. Bazen zamanı ve mekanı unutmak istiyorum ama hafızamın fil hacmindeki gücü yanıltmıyor beni. Bazen gerçekten kafamı sıfırlamak istiyorum. Böyle bir şey mümkün mü? Özlüyorum susuyorum…. Sustukça susuyorum sanki özlemelere. Neyi büyütürsen o olursun ya hani. Korkunu büyütürsen daha korkak, gücünü arttırırsan daha güçlü olursun.
İçimdeki özlem çiçeğini suluyorum. Ve ben özlemler büyütüyorum sana, senin hiç haberin olmazken. Ben senli yılları sayıyorum, senin hiç haberin yokken. Senli yılları sayıyorum sen yanımda değilken. Sensizim ama inan senle olmaktan daha fazla senleyim. Yılların aleyhimize işlediği bu gezegende farklı şehirlerde üstelik bu kadar özlem doluyken, ayrı geçen yılların yüküyle büyüyorum… ”Özlemek ölmekten iki harf fazla be çocuk.” Ben seni çok özlüyorum.
Hazal Yıldız