Yaşamak istiyoruz, her ne olursa olsun nefes alabilmek .Vazgeçemiyoruz şu düzenli kalp atışlarından.
Gecenin bir yarısında uyku gözlerimde birikmişken camdan seyre dalıyorum dünyanın bana ait olan o minicik manzarasını. Kışın ilk karı ne güzel de düşüyor nazlı bir gelin gibi süzülerek ki gecenin karanlığını yırtıp atan bembeyaz küstah bir hali de var sanki.
Şimdi benim manzaram yumuşak ve huzur dolu, ruhum bile dingin bu gece o her zamanki bilindik hırçınlığı yok. Yorulmuş, üşümüş ve ilk defa vücuduma tam oturmuş bir hali var sanki.
”Yaşamak bunun için güzel işte.” diyorum beni can kulağıyla dinleyen ruhuma.Yılın ilk karını seyredebilmek sonra baharın tüm kokusunu içine çekebilmek…
Tüm kötülükleri batan güneşe teslim edebilmek, yeniden başlayabilmek için doğan güneşe umutlanabilmek…
Hep daha iyi bir insan olmaya söz vermek, daha az hata yapmaya çalışmak, bazen başarmak ve yüzümde beliren o şaşkın gülümseme.
Damarlarımda akan hayatıma sahip çıkabilmek, daha az keşkelere sahip olmak, belkilere saplanıp kalmamak, yapabilmek, yaşayabilmek zamanın bana ait olan kısmını…
Hayatımın kenarına ilişip kalmışım. Belirsiz, sonsuz bir bekleyişin tedirginliği var üzerimde. Hep böyle yaşadım neden bilmem.
Şimdi yine bir kış ve yine ilk kar ve ben yine ilk defa gibi şaşkın ve ben yine tüm dünyanın yükü omuzlarımdaymış gibi uykusuz ve ben yine yarına umut dolu, düne unutkan ve ben yine kendime yabancı, aynada güleç ve ben ve yine…