Ne yapacağımı bilemiyorum. Ne diyeceğimi, ne söyleyeceğimi, ne yapacağımı… Sahi… Ne yapacağım? Tek bir çıkış yolu bile yok. İstediklerimden bile artık emin değilim. Doğru sandıklarım yanıltıyor beni en çok. Daha görmediklerinin kulaktan dolma mükemmelliği ile büyülenmiş akıllar bulandırıyor durgun kararlarımın berrak sularını. Ben maviyim dedikçe kırmızıya boyamaya kalkıyorlar. Kanıyor. Bedenim, ruhum, aklım… Kan karıştı sularıma. Yorgunluktan titrer oldu ellerim. Tırnaklarım, yenmiş küçük tırnaklarım… Kir karıştı beyazlıklarına. Ellerim, kollarım boyandı mürekkeple. İstemedim dedim ama kaldım kırmızı. Her yerim kan, her yerim kan kırmızı…
Nefes alamaz oldum bu aralar. Aylardır yüzüne bile bakmadığım kalemlerimi çıkardım başucuma. Yine konuşturdum kağıtlarımı mürekkebin aşkıyla. Anlamsız cümleler silsilesi içerisinde dolaştım önce. Nasır tutmuş düşüncelerimin kabuklarını soydum yavaşça. Bir kaç küçük kan sızdı yaralarımdan. Ağlamam gerekiyordu belki ama ağlamadım. Kanadım saatlerce. Bir nefes uğruna çırpındım. Yaktım, yıktım, yırttım bir kaç düzine kağıt. İçinde kan damlalarım… Kelimelerim saklanmış hüznümün arkasına ama hala ayaktayım. Yine elimde kalem, göğsümde dünyanın yükü… Kaburgalarının çatırtıları yankılanıyor bazen odalarda. Kırılmamasını umarak kemiklerimin her kelimemde bir yük daha diziyorum ağırlıklarıma. Olsun varsın öleyim diyorum bazen. Öleceksem ölümüm aklımdan olsun.
Kararsızlık sarıyor yine aklımı, ölüm kokan düşüncelerimi dağıtarak. Uyuyamaz oldum günlerdir. Morarmış gözlerim isyanlarda. Bakmak istemiyor daha da bu Dünya’nın basitliğine. Sonra Güneş deliyor odamı. Hiç bitmesin istiyorum bu sıcak, bu naif selam ama bu da bitiyor. Sabah güneşi bile hırsla yürüyor. Tam tepeden yakıyor yüceliğiyle. En iyi olduğunu kanıtlarcasına. Sevgiden eser kalmıyor yine bu derme çatma çöplüğümde. Yok. Ben iyi değilim. En iyi hiç değilim. Olmak da hiç istemedim. Sadece herkesin istediği gibi görünmeyi sevdim ben ama hatalarımı yaşamaktan hiçbir zaman bıkmadım. İstememezlik etmedim. Hiç suçluluk duymadım kararlarımdan. Sürdü hayatım böyle. Başka akılları dinleyene kadar… işte o zaman hissettim suçluluğu. Kendimi parçalamak uğruna söktüm attım fikirlerimi ama en kötüsü anlatamadım. Hiç anlatamadım. Kabullenemediler. Beni her zamanki gibi kabullenemediler. Yordular. Ben de yoruldum. İtiraz bile etmeden.
Tekrar kalemimle buluşmanın büyük bir bedeli olduğunu biliyordum ama artık dinlenmem gerek. Kısa da sürse, hata da olsa kendim için savaşmam gerek. Evet. Sanırım artık ne istediğimi biliyorum. Olsun ki sonunda kaos yıksın her şeyi. Ben yine pişman olurum, yine yorulurum. Bilirsin… Severim ben ağlamayı.