iki el ateş – Obsesif Kompulsif Cinayet – birinci bölüm
…
April çok değişik bir çocuktu. Annesi akıl hastanesine girdikten sonra onun günlüklerini okumaya ve bir türlü yayınlamak için gazeteye götürmediği yayınları incelemeye başlamıştı. Babasının uzun bir zaman önce ölmesi onu sarsmıştı. Dul bir anneyle yaklaşık dört sene geçirmişti. Şimdi annesinin de gidişi maalesef April’in halası ile kalmasını mecbur kılmıştı. O gün annesinin adliyeden polisler ve doktorlar eşliğinde çıkarılışını hiç unutamıyordu. Hatta gazetelerde günlerce yayınlanan cinayet haberlerinden annesinin sorumlu tutulması arkadaşları arasında April’i de küçük düşürmüştü. O bulunduğu bölgeden ayrılıp halasının yanına yerleştiği gün kendisine yeni bir hayat kurmaya söz vermişti.
13 Aralık günü kuzeni Marry’nin doğum günü kutlaması vardı. Halasının kocası April’in eşyalarını alıp, o yalnız evi tamamen boşaltmıştı. Artık April yeni bir yuvanın ve yeni bir hayatın yolcusuydu. On iki yaşında olmasına rağmen geceleri tek başına uyuyor, hatta tek kaldığı odada aslında tek kalmadığını düşünüyordu. Onun göremediği fakat hissettiği dostları vardı. Bir çeşit hayatlet gibi..
Kuzeniyle ilk başta aynı odayı paylaşırken daha sonra ayrı bir odaya çıkmasının iyi olacağını, çünkü April’in uykudayken yaptığı hareketlerin Marry’i korkuttuğunu düşünmüşlerdi. Neredeyse her hafta iki üç gece boyunca uykudayken konuşuyor, hatta uzun uzun dinliyor ve bunlara cevaplar veriyordu. Marry bunu annesine söylediğinden, o çok endişelenmiş ve bunun ciddi bir tramva olabileceğini düşünmüştü. Aynı annesi gibi April’da bir çeşit manik-depresif olabilirdi.
Halası akşam yemeğinden sonra April’e ne tür şeyler okuduğunu, nelerden hoşlandığını ve haftasonu ne yapmak istediğini sordu. Marry çok heyecanlı bir şekilde rutin ergen isteklerinde bulunmasına rağmen, April evde kalıp artık şu günlükleri okumak için can attığını söyledi. Halası şaşırmış bir şekilde o günlükleri okumanın doğru olmayacağını, eğer isterse o iki-üç defter karşılığında onlarca roman takas edebileceklerini söyledi.
Bunun üzerine Marry muhabbetten koptu ve haftasonu için ısrar etmeyi bıraktı. April ise az önceki sakin tavrından uzak, bağırarak ve kızarak o defterleri kimseyle paylaşmayacağını söyledi. Halası ile büyük bir tartışmaya tutuldular. Fakat halası onu bir türlü ikna edemiyordu. April sinirlenerek odasına çıktı ve uyuyana kadar ağladı.
Birden matrixteki gibi beyaz bir oda da annesiyle konuşurken kendini buldu. Annesi ona yazdıklarına sahip çıkmasını söylüyor, hatta bunun için yalvarıyordu. Annesine sarılarak söz verdi, fakat o kadar mutluydu ki birden sıçrayarak uyandı. Etrafına bakarak annesini aramaya başladı. Maalesef odasındaki dolaptan ve okul çantasından başka bir şey yoktu. Kalktı ve annesine ait olan defterleri önüne koydu. İlk sayfadan itibaren yazdıklarını okumaya başladı. Gerçekten uzak, sanki bir senaryoya benzer anlatım tarzı dikkat çekiciydi. İlk sayfa da babasının ölüm sebepleri, kimlerin onun hastalığına sebep olduğunu ve tedavisine engel olduğunu yazmıştı annesi. Çok şaşırmıştı Marry, sanki annesi her şeyi önceden biliyordu. Yada tüm planları hızlı bir şekilde işlemişti hayatı boyunca.
Sabaha doğru defter bitmişti. Günlüğün en sonunda ise büyük harflerle şu yazılıydı.
BAYILAN BİR BEDENİN YALANLARI ÜRKÜTÜCÜ DERECEDE GERÇEKÇİDİR..
…