Bu sabah
Güneş doğdu ve ben ağladım
Bilmek isteyip de öğrenemediğim
Bir gece sokağa çıkıp bağırmak istediğim
Aslında canım bunları denedim
İçimi kavuran o cehennemin yok oluşunu
Yada bir nehir yatağının suları dövüşünü
Bir rüzgarın nefesini kestiğinde ağzının
Yada bir yılan ısırdığında kurbağayı
Bir tavşan yuvasından çıkardığında kafasını
Bunlar olmadan kalk
Sana bunlardan bahsetmek istemem
Bir gülü tavsir etsem misal sana
Kırmızı sulardan aşk şerbeti hazırlamak
Ya da sabahtan akşama su taşımak köydeki evimizin balkonuna
Gerçeği bir söylersem
Yani aslında şöyle seygilim
Bir sabah uyansam ve güneş doğmadan
Yani sen uyansan ve gökyüzü üstümüze örtse
Şimşekler aydınlatırken odamızı
Kulaklarımıza derin bir sessizlik inse
Ve yağmur odamızın camında fırcasını sallarken
Münzevi şeyler bunlar canım
Aslında anlatmak istediğim
Zaman kırmızı bir nehir gibi akarken avuçlarımdan
Yada sana anlatmaktan çekindiğim yağmurlar
Ve bulutlar
Siyah ile beyazın
Birşeylerin varlığından haberdar eder gibi bakan gözlerimle semada
Mavinin soğuğu
Dünyevi yeraltı oyunlarından sıkılan solucanlar
Bir yandan geri dönmeyen karıncaları öldürmek
Canım üzgünüm ama ben kötü bir insanım
Olur mu
Oluyor
Kötülük konusunda dünyanın en iyisiyim
Bir yokuşu tırmanırken dizlerimden destek alarak
Bir nefes daha almaktan korkmak
Hani ağzının kenarından bir kere öpmek gibi sevgilim
Bir yastığa bastırmak şairi
Yada soğuk bir su banyosu icin ressamı
Bir yandan sevmek ama bir yandan yok olmak
Var olmak bir yerlerde
Bir bakıma dokunmak sahillerden gökyüzüne
Parmaklarını geri çekerken çarptığında bir yıldıza
Yıldızları sevmek
Bir yıldıza aşık olmak ancak kavsetli bir kalbin alacaklı düşüncelerinden olur sevgilim
Sokakların ve ayrıca şu gri taşın
Bu köşedeki bisikletin
Ve şu arkada beliren dağların
En cokta şu zeytin ağaçlarının
Hepsinin bu cinayette payı vardı
Hepsinin gözleri parladı
Hepsinin ağzı sulandı çıkan kandan
Ben bir ağaçtan mevsim çiçeğini kopardım bu sabah
Güneş doğdu ve ben ağladım