Mrs. D. D. :
Ne kötü,
bulamamak,
yaşayacak bir şey.
Mr. Ş. :
Şair olsana sen.Lütfen, zihnin tane tane dökülmesin buralara…
Mrs. D. D. :
Zihnim dökülürken buralara, bulamıyorum yazacak sayfalar. Sayfalar da artik almiyor, kabul etmiyor zihnimdekileri… Ölüm hepimizi çağırıyor; yavaş yavaş…
Mr. Ş. :
Her yazdığın doğruluyor söylediğimi, sen yazmak için yaratılmışsın.
Sen,
kırık düşler tezgahının çarpık parmaklı marangozusun.
Mrs. D. D. :
Tavsiye edilesi tarifim, peltekliğim… Ben mahcup peltekliğimle okuyadurayım, sen, çarpık düşlerinle dinleyedur.
Nasıl olsa alıcımız(ölüm) var. Hiç değilse biraz nahoşlukla gideriz; bedeni alınanların yanına…
Mr. Ş. :
Yaratan, var etmişse ruhu bedenin içinde; yorar, öldürür de bedeni işler ruhu ve dinlendirip, demler de ruhu; yaratır, işler bedeni…
Mrs. D. D. :
Kısacası; ölümle yaşam arasında bir yerdeyiz. Arkana baksan da önüne baksan da göreceğin bunlar… Boşuna bu yaşama çabası!
Mr. Ş. :
Hayır! Olmamalı hiçbir şey boşuna; çünkü yaratmamıştır Rabbim hiçbir şeyi boşuna…Hem yoktur boşlukta, hiçlikte… Herşey Rabbin izninde, emrinde…
Mrs. D. D. :
Rabbim ne emrederse o, biz Rabbimin emirlerine uyarız.
Mr. Ş. :
Bak!
Allah herşeyi; sözle yarattı, matematikle düzen verdi, sanatla gizledi. Hangi emirlerini tam olarak yerine getirebiliyoruz ki biz, “emirlerine uyalım” diyebilelim. Bir şeyi yapmak; onu yapma şeklimize, niyetimize ve samimiyetimize göre değişkenlik gösterirken hemde…Biz ancak Allah’ın lütfu, ve ihsanıyla kulluk yapabiliriz.Yoksa..!
Mrs. D. D. :
Sayın Ş. kardeşim,
Allah insanoğlunu yarattı, ona şekil verdi, ona can verdi, ona duyguları da ekledi. Senin yapman gerekenleride kitabimizda(Kuran-ı Kerim) belirtti.
Diyeceğim odur ki; biz insanlar biliyoruz herşeyi, biliyoruz ama; uygulamıyoruz. Maalesef vesveseye geliyoruz. Kulluk ediyoruz, evet ama onu bile beceremiyoruz. Allah bizlere doğru kul olmayı nasip etsin(Amin).
Mr. Ş. :
Only that say: Amin.