İsimsiz bir ülkeye kaçalım sevgilim.
tapınaklarda keşişlik, nehirlerinde balıkçılık yaparak yaşayalım.
Kimliklerimizi yakalım; adımızı, doğduğumuz yeri ve tarihini unutalım
unutalım her ne kaldıysa sırtımızda geçmişten.
Sırt çantalarımızda yaşayalım sevgilim.
kimsiniz diyenlere
beni sen, seni ben diye tanıtırız
hem hiç isimsiz bir ülke dili de konuşamayız sevgilim.
Susarak öpüşelim.
Yağmurdan kaçalım sevgilim.
Islandığı yeter yanaklarımızın, saç uçlarından kurumuş papatyalar topladığım yeter!
Bereketli vücutların zirvesinde kamp kurup, ateş yakalım
ısınalım sevgilim. Sarılarak ısınalım.
Kem gözlerin, uğursuz kedilerin lanetinden kaçalım sevgilim, olmaz mı?
İki kişinin kaçmasında bir günah yoktur hem. Kaçalım?
Mesela ben kendimden kaçayım, sen kendinden kaç.
Göğüslerinin arasında sen beni sakla,
ben seni alt dudağımın tadında saklayayım
bıraksınlar rahat edelim!
Küfürden kaçalım sevgilim, kötülükten, fenalıktan ve azgınlıktan kaçalım.
Yalnızlıktan uzak, şehvete yakın yerlere kaçalım.
Bizim olmayan yollardan gidelim, adımızı kazıyalım taşlara.
Pusulam senin sırtında bir dövme olsun, benim bileğimde ismin yazılı olsun…
Yaşlı bir denizci heyecanıyla seni keşfedeyim ilk kez keşfeder gibi bir ülkeyi
sıcaklığında terleyip, nefesinde dinleneyim
gemileri yakayım senin sesin için.
Kaçalım sevgilim….
Kaçalım ve sevişelim sevgilim.
Ben sana sonra bir fincan çay koyarım
konuşuruz sevgilim.
Gözlerimin renginde seni görebileceğim bir yere gidelim,
kaçalım sevgilim, olur mu?
Şaban Sarı