Bugün pazar! Doruk, bir aksilik çıkmazsa, günü eşi ve kızına ayıracak. Transistorlu PHİLİPS radyoda Türk sanat müziği şöleni var. Dönemin unutulmaz sanatçısı, Melihat Gülses, Bimen Şen’in bestesi, hicaz makamındaki “Yıllar ne çabuk geçti o günler arasından” şarkısını yorumluyor.
Şarkıyı dinlerken, daldı gitti.
Şöyle geriye döndü geçen günlere bir göz attı.
Söylemeze geleli bir kış, iki yaz geçmiş. İki yıllık şark hizmetinin yarısından çoğu gitmiş, azı kalmış. Günler o kadar hızlı koşuyor ki, Aras nehri, Hazar Deniz’ine doğru akarken, zamanın iki at boyu gerisinde koşuyor ve , nal topluyor.
Geçen iki yaz bir kış boyunca, emniyet ve asayiş, İç Anadolu ya da Ege ve Marmara bölgesini kıskandıracak kadar düzgün
Sarıtaş köyü yaylasında vukua gelen, sığır çobanı cinayetinden başka, Ağır Ceza Mahkemesi görevi kapsamına giren başka bir suç işlenmemiş.
Çullu köyündeki Tuluk hırsızlığı, Eyüpler köyündeki İntihar vakası ve Aşağı Söylemez köyündeki, yaşlı adama gönüllü kaçan genç kız vakası sayılmazsa; kayda değer bir zabıta olayından söz edilmeyecek. Ufak tevek, takibi şikâyete bağlı, kabahat nevinden olaylar, meri kanunlara ve de Jandarma teşkilat görev ve yetkileri yasa ve yönetmeliğince de önemsenmemiş.
Radyo’da Türk sanat müziği konseri devam ediyor.
Gülses’ten sonra sanat Güneşi zeki Müren “Öyle dudak büküp, hor gözle bakma, Bırak küçük dağlar, yerinde dursun, Çoktan unuturdum, ben seni çoktan Ah, bu şarkıların, gözü kör olsun” diyor…
Şarkılar birbirini kovalarken, manyetolu telefon çaldı.
Arayan Hizmet aracı şoförü Çevik’ti..
Söylemez Bucak J. Takım Komutanlığı Hizmet aracı eski Şoförünün teskeresine sayılı günler kalmıştı.
Yerine verilen şoför J eri Ramazan, Söğüt Jandarma Ulaştırma Eğitim Komutanlığında kurs görmüş, yeni dağımdan gelmişti.
Sözün özü daha acemi sayılırdı.
Karayazı ilçe Jandarma Bl. K.lığı. Dağıtım emrinde Araç teslim edilmeden önce, eski Şoförle birlikte çalıştırılsın, yetiştirilsin diye emir yazmıştı.
Arayan eski şoför, yeni şoförle çalışmak için izin istiyordu.
Doruk çok uzağa gitmeden, Bucakla Çullu köyü köprüsü arasında dikkatli bir şekilde çalışmalarına müsaade etti.
Hizmet binası ikinci katında ikamet eden Doruk, Aracın park yerinden çıkışını, karayoluna girişini, pencereden izledi.
Yeni şoförün direksiyonda olduğunu gördü. Ayrıca, pencereden seslenerek, yavaş ve dikkatli olması, sürat yapmaması konusunda uyardı.
Aradan birkaç saat geçmeden, Yeni şoför Ramazan’ın, koşarak nefes nefese geldiğini haber verdiler. Telaşlanmıştı Doruk!
Koşarak aşağıya indi.
Ramazan ağlıyordu…
Ne oldu kötü bir şey mi var dediğinde, hıçkırarak; Çevik karakoldan çıktıktan sonra direksiyonu benden aldı. BP’ nin önüne varınca Sağlık ocağı Sekreteri Gıyasettin ve Personel Nizamı arabaya aldı.
Çullu köyüne giderken, sert virajda karşımıza öküz arabası çıktı. Arabaya çarpmamak için direksiyonu kırınca, şevden aşağı arabayı devirdi.
Arabanın arka kasasındaki Gıyasettin olay yerinde hayatını kaybetti. Nizamettin hafif yaralı. Çevik korkusundan gelemedi, olay yerinde dedi.
Doruk, yanına yeteri kadar asker aldı, hızla olay yerine intikal etti. Olay yerinde alınması gereken önlemleri aldı, normal bir zabıtası olayına el koyuyormuş gibi, olay yeri zabtını tuttu, krokisini çizdi, Sanık şoför, J.Eri Çeviği gözaltına aldı,
Maktul’ün bulunduğu yeri, hasara uğrayan aracın konumunu, C. Savcısı gelinceye kadar korumak için yeterli tedbiri aldı ve karakola döndü.
Vukuat raporunu hazırladı, telefonla yazdırdı. Sağlık ocağına haber gönderip, Sağlık memuruna vukua gelen elim olayı duyurdu.
Öğleden sonra, İlçe J.Bl. K. Subaşı, İlçe C. Savcısı, İlçe Hükümet tabibi geldiler. Olay yerinde gerekli adli ve idari işlemler yapıldı.
Hasarlı hizmet aracı çekildi.
Maktul yakınlarına teslim edildi. Yalnız Jandarma değil, Sağlık ocağı ve Söylemez bucağı yasa bürünmüştü.
Doruk meslek hayatı boyunca bu elim olayı hiç unutmadı, ne zaman alayı hatırlasa burnunun direği sızladı.
Ve de hala sızlıyor…