Cennet vatan Anadolu’nun 7 bölgesinde yaşayan, yokluk ve yoksulluğu kader edinmiş çilekeş ulusum!
Hadi Eyisiniz gene Eyi…
Bu deyiş ve şive, Rahmetli Süleyman Demirel’in bize armağanıdır.
Niçin mi Demirel’i hatırlattım?
Aslında bilerek ve isteyerek sizi gülümsetmek istedim. Seçim sandığının gülen yüzü, yüz görümlüğü istemeden, sahne aldı.
Görünen tünelin ışığı; saçmalanarak daha iyi anlatılır ve anlaşılır diye değerlendirdim.
Eyi etmiş miyim?
Sandık önümüze 5 yılda bir geliyor.
Her seçimden önce, miting meydanlarında verilen allı/ güllü-pullu sözler, seçim bitince; deve dikeni olup, soframıza geri dönüyor.
Ne kara yazılmış kaderimiz?
Seçilen manda yoğurduna kestane balı katarak yerken; seçen her mevsim dişinin kanını emmeye mahkûm.
Düşündüm de, bu şarkı susmalı, bu nakarat değişmeli. Onun için seçim sandığına gitmeden kapınızı çaldım.
Mevlana Celalettin Rumi’den yola çıkalım, hep birlikte mum olup yanalım.
Birlikte ışık saçalım, istedim.
Ne dersiniz?
Evet, mi hayır mı?
Cevabı evet olanlar düşün peşime! Önce hep birlikte Ayn-i Ali kafeye takılalım.
Türk kafesi ve çaylar benden.
Kafe ve çayımızı, yudumlarken, ahvalimizi masanın üstüne sere serpe yatıralım.
Elinizde bir de neşter olsun.
Belki, habis urun üstüne neşter vurur, sıhhat bulmasına yardımcı olursunuz.
Biliyorum konuya hızlı girmedim diye sıkıldınız.
Lafı uzatma gari, kısa kes Aydın havası olsun dediğinizi duydum.
Mademki konuşmaktan sıkıldınız, öyleyse toplayın tası tarağı, geçmişten geleceğe, yolculuk edelim.
Önce, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, anayasal haklarımıza kısaca bir göz atalım.
Her Türk Vatandaşı, kadın erkek ayırt etmeden; dini, mezhebi, meşrebi, inancı sorulmadan:
-Seçme
-Seçilme
-Vergi verme
-Askerlik yapma (Kadınlarımız bu mükellefiyetten muaf)
-Ve de
– Kanunlara uymakla mükellef.
Mustafa Kemal Atatürk diyor ki “HAMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR”…
Mademki hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin; sen, ben, o / biz siz onlar hep birlikte bu milletin bir ferdiyiz.
Öyleyse 14 Mayıs seçim ve seçileceklerin patronu da biziz.
Diyorum ki önümüzdeki Pazar günü, kimseye randevu vermeyelim.
Sabah erkenden sandığa koşalım.
Oylarımızı bilinçli kullanalım.
Akşam saat 17’de sandık açılırken de oy kullandığımız sandığın başında hazır bulunup sayıma nezaret edelim.
Verdiğimiz oya sahip çıkalım.
Bu seçim sıradan bir seçim değil. Her bir oy çok değerli. Ya Cumhuriyet diyeceğiz, ya da Saltanata yeşil ışık yakacağız.
Ya insan gibi “fikri hür, Vicdanı hür, İrfanı hür” olmayı seçeceğiz ya da kula kul olmayı tercih edeceğiz.
Attığımız her oy, ya parlamenter demokrasinin kapısın aralayacak ya da tek adam rejimine güç katacak.
Biraz önce patron sizsiniz demiştim. Seçme hakkı da sizin.