dökülen her bir hece kadar tutsaktı kalbim
sen hala uzakta bir yerlerde zamandan kaygısız
gökyüzünü ikiye bölecek kadar kum taneleri vardı
ellerimizde ve o kadar güçlüydü fırtına
sonbahara alışamadık bir türlü ama en sevdiğim mevsimdi
sesinde bir burukluk olsa gerek havaların tonundan
gece gökte ay ve yıldızlar kendi aralarında dilek tutmuşlardı
kayıp gitmesin bütün aşklar aşıklar üzülmesin
kalbim bir yıldızla beraber kaydı yeryüzüne inerken yoruldu
sensiz kaldı bu sessiz sonbahar biliyor musun en çok buna üzülüyorum
kelime kelime işlerken seni beynime hatıraların can buluyor buğulu camlarda
korkuyorum evet kaybedeceğiz yine uçsuz bucaksız ormanları
camlar kırıldı kırılmadan önceydi tüm parıltılar
bekliyorum beklemekten yorulmuyorum ki ben beklerken yaşıyorum
ben yaşamayı da seviyorum damarlarımı salıncak yapmışım sallanıyorum
yalnızım yine biliyorum yalnız kaldım ben hep yalnızdım
dilekleri kabul olmadı ay ve yıldız boynu bükük
ellerinden gelen buydu ve kabullendiler en kabul edilemez zamanda
masalların sonu iyi biterdi bu da iyi bitmeliydi her masal gibi
ancak ne mutlu ne mutsuz bir masal yarım kaldı
bitmedi bitiremedik.