Bir gün titrerse dizlerin, bir yol ayrımına düşersen ve zorunda kalırsan bir seçimin. Yada ne bileyim dönerse kalbin, meylederse bir gün yenilik ararsa ya da sıkılırsan bir gün elinde tuttuğun her şeyden korkma hiç sağlam bas ayaklarını.
Bir gün eğer seni sen yapan şeylerden yanlı yada yanlış çıkarımla peyda ederse zihnim ve ağlayarak uyanırsam gecenin bir vakti, bilinçaltımın bana oyunlar oynadığını düşündürürse gördüğüm herhangi birşey çok kızarsam sana ben korkarım belki ama sen korkma.
Bil eğer bir gün sana dua etmeden kapatırsam günü ve sen iyi ki o var rahatlığıyla gülümsemezsen o zaman korkmamız gerekir belki. Yoksa merak etme bir kelebeğin kanatlarında bile bulursun beni. Camiden çıkarken ki huzuru yüzünden okunan bir adamın gözlerinde bulursun, çalışma masasının kenarında Kur’an yaprakları ilişik, Furkan’ın yüzünden gözlerini esirgemeyen bir kulun huşusunda ve sadakatinde bulursun beni. Belki elinden tuttuğu kardeşini kollayarak karşıdan karşıya geçen bir ilkokul çocuğunun telaşında, martılara simit atarken rızkın ve rahmetin sahibine duayı eksik etmeyen bir ihtiyarın teslimiyetinde bulursun. Terleyen avuçiçleriyle ilk kez elele tutuşan lisesi aşıkların mahcubiyetinde, rızkının peşinde uykusundan feragat etmiş bir babanın evlatlarına bakışında bulursun beni. Öyle bir bakış ki ; Merhamet, sevgi, gurur… Ne kadar yakışan haslet varsa o emeğin katılaştığı bedene yakışan hepsini taşıyan o bakışta bulursun.
Dolarsa gözlerin bir gün boncuk boncuk katreler yağarsa elmacık kemiklerine ve süzülürse çenene doğru gülümseyerek silen başparmağımda bulursun beni. İstersen ağlamak evet, hıçkıra hıçkıra hem de ağlamak istersen başını yaslayıp içini döktüğün bir omuzda bulursun. İdealist bir gencin hevesli adımlarında bulursun belki, sabah ilk kahvenin dumanında, kokusunda bulursun. Dinlediğin bir şarkının nakaratında bulursun beni. Fakültenin kantininde otururken sıcak bir öğleüstü okuduğun kitabın satırlarında bulursun. Belki bir şiirin son cümlesinde bulursun beni. Belki bir ağacın hışırtısında, serin bir rüzgarın uğultusunda belki kuşların cıvıltısında bulursun sabahın ilk ışıklarıyla başladığın bir günde. Yürüdüğün dar caddelerde bulursun belki. Bir gitar tınısında, en sevdiğim şarkıyı söyleyen sokak müzisyeninin buğulu sesinde bulursun beni. Broşürler dağıtan devrimci gençlerin gözlerindeki umutta bulursun belki. Karanlıklar ardından sana bakan alelade bakışlarda değil ama gözleri parıldayan engelli bir çocuğun veyahut bir yetimin okşadığın saçlarında bulursun. Belki bir parkta kuğuları seyrederken vaktin birinde oturup kitap okuduğum o bankta bulursun parmak izlerimi…
İlla ki kaybetmezsin, bulursun beni belki birkaç satırın içindeki geniz yakan bir özlemde bulursun.
Bul beni…
1 comment
Haggatli yaşamak.