Baba eve yeni gelmişti, yorgundu, elleri her zaman ki gibi doluydu. Kola da almıştı bugün çocuklar için. Yemeği yemeden uzanmıştı.
Bir el gezindi babanın yüzünde. Küçük oğlu, babasını seyrediyordu. Gülümseyerek uyandı baba, çocuğunu aldı kucağına. Baba çocuğu ile oynarken, anne yemek getirdi baba’ya. İçeride abileri vardı kola içiyorlardı. Bardakları havaya kaldırarak birbirine vurdular. ”Küçük kardeşimizin yürümesine. ” Annenin sesini duydular, içeri koştular. Anne’ye baktılar, ağlıyordu. Ne olduğuna anlam veremediler önce, baba’nın gözleri nemli. Küçük kardeş, elleri ile koltuk’tan tutmuş yürüyordu.
”Abii ! Yardım et.” Küçük kardeş yere düşmüş kalkamamıştı, ama biliyordu abisi gelecekti elinden tutup kaldırmaya. Biliyordu çünkü, abisi hiç yalnız bırakmamıştı küçük kardeşini. ”Bişeyin var mı ?” Biraz acısa da belli etmek istemedi abisine. 4 yaşına gelmişti artık, alışmıştı nasıl olsa. Hem büyüdüğünü hissedebiliyordu. Yürümeye başladığına göre büyümüştü artık.
Küçük kardeş çok heyecanlı, komşularından kırmızı bir önlük almışlardı. Okula gitmeyi o kadar çok istiyordu ki. Okumayı, çocuklara yardım etmeyi, çünkü kendisi acı çekmişti. Kimse kendisi gibi olmayacaktı. Kimse acı çekmeyecekti bundan sonra, çünkü küçük kardeşin içinde gökyüzü vardı. Orada bütün çocuklara yer vardı. Bir gün annesine, ”Anne uçan gemiler var mıdır ?” ”Sen istersen olur, istiyomusun..?” ”İstiyorum, bütün çocukları içine alacağım anne biliyomusun.. kimse benim gibi olmayacak, herkes mutlu olacak, kimsenin ağlamasına izin vermem. Kızarım onlara, onlarda beni dinler.. Dinler demi anne..? ” Anne ne diyeceğini bilemedi. Ağlamak istemiyordu, ama tutamadı kendini. ”Niye ağladın ki anne, tamam tamam kızmam onlara.” Dedi içten gülümsemesi ile.. Anne de gülümsedi, sarıldı çocuğuna. Sanki elinden alacaklarmış gibi sıkı sıkı sarıldı..
Çocuk hemen sabah olmasını istiyordu, uyku girmedi gözüne. Sadece hayal etti… ‘Büyüdüm ben artık.’ Diye yineledi. ‘Büyüdüm artık. ..’
”Uçan gemiler var mıdır anne ?” Kulaklarında yankılandı, çocuğunun sesi. Kırmızı önlüğünü giydirdi anne, evden çıktılar. Henüz 6 yaşındaydı. Okulun önüne geldiklerinde, kalbi yerinden fırlayacakmış gibi oldu çocuğun. Bunu farketti elini götürdü kalbine, ‘çıkma’ der gibi bastırdı. Hayallerine kavuşmak için son bir adım.
Çocuk haricinde herkes biliyordu hastalığını, hastalığının onu hayallerine kavuşturamayacağını. Ama olsun en azından hayalini kurduğu şeylerle yaşamalıydı. Herkes hayalini kurduğu şeyle yaşamalıydı. Ölüm bu 6 yaşında veya 60 yaşında olabiliyordu..
Okulda ki ilk günü, çok mutlu olmuştu. Kalbi yine aynı heyecanla çarpmaya başlamıştı, yerinden çıkacakmış gibi. Bunu anne de farketti. Ama biliyordu artık vakit gelmişti…