Büyük gemiler bıraktım arkamda.
İçleri tonlarca yük dolu.
Oysa, o yüklerin hepsi birer renkti.
Taze, sıcak bi’ köşe başı simidini evime taşıyışım gibiydiler.
Ama sonra
Hepsini, camdan bir yokuştan aşağıya ittim.
Bunu yapmak zorunda kaldım, evet.
Bi’ yaz akşamı
Kucaklaştım, vedalaştım hepsiyle.
Nihayetinde çok emek vermiştik birbirimiz için.
Çok mum ışığı geceleri,
İri yalnızlıklar,
Çekilmemiş, çekilememiş fotoğraflar atlatmıştık.
Yüktü ama güzeldi.
Suda nefes alırdı.
Pazar sabahlarını,
Sadece turistlerin dolaştığı caddeleri severdi.
Tanımadığı dillerde bağlanmak her zaman daha kolaydı çünkü.
Yüktü ama vefalıydı.
Tecrübesiz, katı ipliklerden örerdi bana arkadaşlığını.
25. karede nüfuz ederdi zihnime.
Orada da severdi yani üçkağıdı.
Yüktü ama incelikliydi.
Neyse dedim ya;
Bi’ yaz akşamı camdan bi’ yokuştan aşağıya ittim.
Bunu yapmak zorundaydım.
1 comment
başarılı 🙂