Dili yoktur konuşamaz çaresizliklerim,
geçici yalanlarla doludur devrilmiş şişelerim.
Acısını çekiyorum içime cıgaramda yanarken ikilemlerim,
ne çok severmiş beni kafamdaki şizofrenlerim..
Günlerim akıp giderken takvimde geriye doğru,
her gün dolmakta damla damla içimdeki ölüm gölü.
Bardağın boş tarafından baktığımda her şey daha berrak görünür,
gözlerin aklıma düştüğünde gökyüzü yemyeşile bürünür.
Ansızın canımın kırıkları tekrardan bin parçaya bölünür,
ve yanaklarımdan kanlar süzülür.
Ufukta kapkara bir güneş görünür,
adamın biri işte o vakit diri diri mezara gömülür.
Ayrıca kötü kaderimin yırtık defteri de dürülür.
Ve anlarsın ki;
seni öldürmeyen şey seni sadece süründürür.. .
Gecelerimde ben hayaletlerimle oynarım köşe kapmaca,
hayatın kendisi ipin ucu kopuk çözümsüz bir bulmaca.
Asla bitiremem bu oyunu galiba, zannımca…
Bundan sonra sarılıp uyuyacağım sadece karabasanlarıma.
Hep ağlayan suratılarım var yüzümdeki maskelerimde,
gözlerimin dili olsa da konuşsa keşke.
Umudumun mumuna biri üflemiş ve sönmüş puf diye.
O birisi tekrar gelse, çaksa kibriti, yaksa beni, yeniden ateşlese…
İmkansızlık tarlasında dikenlerin hasat vakti uyandım,
ağlayan güneşin doğuşunda yarasaları seyre daldım.
Sürünmekten çok yoruldum,dizlerimi yaraladım.
Tırnaklarımı söktüm ve gözlerimi oydum. Kendi kendimi sırtımdan vurdum,
Bir kaşık kaynar suda benliğimi boğdum.
Aklımın hastahanesinde kayboldum.
Zırdelinin fevkinde,
artık deli raporlu taburcuyum,
artık hiç kimseyim,
artık ben üç maymunum…
Olmak ya da olmamak arasındaki uçurumda düşüyorum,
bir cehennemin içindeyim ama çok üşüyorum.
Kolları kopuk bir heykelim, farkındayım biliyorum.
Dağın bundan haberi yok ama,
ben bir fareyim küsmüşüm susuyorum.
Elimde fotoğrafın bakarken senin gözlerine,
gözyaşlarım damladı yazılan bu sözlerime.
Seni görmeden, herhangi bir ağacın yeşiliğinde yüzünü görebiliyorum.
Fakat ben her gün ölüyorum,
çaresizliğimde tükeniyorum…
Seslendirmesi