Okuyacağınız küçük hikâyeyi daha önce kaleme almış, çatlak kovadan çıkartılacak ders,alınacak kıssadan hisse olabileceğinin altını çizmiştim.
Ne yazık ki toplumumuz ders alma, kıssadan hisse yetilerini buzdolabına koymuş, hatta derin dondurucu da dondurmuş.
Buyurun birlikte okuyalım ve hikâyenin mesajından az da olsa kendimize bir pay çıkartalım.
Hindistan’da bir sucu, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış.
Kovalardan biri çatlakmış!
Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan patronun evine uzanan uzun yolu dolu olarak tamamlarken, çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş.
Bu durum iki yıl boyunca her gün devam etmiş. Sucu her seferinde patronunun evine sadece bir buçuk kova su götürebilirmiş. Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan dolayı utanç duyuyormuş. İki yılın sonunda bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş:
– Kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum.
– Neden?
Diye sormuş sucu. “Niye utanç duyuyorsun?”
Kova cevap vermiş:
– Çünkü iki yıldır çatlağımdan su sızdığı için taşıma görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum. Benim bu kusurumdan dolayı sen bu kadar çalışmana rağmen, emeklerinin tam karşılığını alamıyorsun.
Sucu şöyle demiş:
– Patronun evine dönerken yolun üstündeki çiçekleri fark etmeni istiyorum. Gerçekten de tepeyi tırmanırken çatlak kova patikanın bir yanındaki yabani çiçekleri ısıtan güneşi görmüş. Fakat yolun sonunda yine suyun yarısını kaybettiği için kendini kötü hissetmiş ve yine sucudan özür dilemiş. Sucu kovaya sormuş:
– Yolun sadece senin tarafında çiçekler olduğunu ve diğer kovanın tarafında hiç çiçekler olmadığını fark ettin mi?
Bunun sebebi benim senin kusurunu bilmem ve ondan yararlanmamdır. Yolun senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün biz ırmaktan dönerken sen onları suladın. İki yıldır ben bu güzel çiçekleri toplayıp onlarla patronumun sofrasını süsleyebildim. Sen böyle olmasaydın, o evinde bu güzellikleri yaşayamayacaktı demiş!
Keşke diyorum, hiyuanen kahramanı su taşıyan saka kadar ince düşüneceli; siyasetçiler iktidar olsa…
İşte o zaman yalnız İzmir’in dağlarında değil, bütün Anadolu!nun dağlarında çiçekler açar. Çakal kurt gece gündüz ininden dışarı çıkamaz ve mafya lideri ünvanlı senaristlerde, oraya buraya çökenlerin dizi filmi senaryosu yazıp oynatamaz.
Yalan diyen bir adım öne çıksın!