kralından çok çekti bu şehir
on beş pence olan buğdaydan
on bir pence vergi alan kralından
sokaklarında ne yazık ki isyandan eser yok
isyan taş köprü üstünde sallanıyor
kimi elli kimi seksen kimi de doksan beş kilo
çocuk kadın erkek yaşlı isyan
şu keskin bir fermanla bölünen gece yarısı
ertesi gün için evden çıkmamamız
ve camlardan dahi bakmamız söylendi
sabah kahvaltısı bayat yulaf ve biraz yumarta sarısı
tam çayımdan yudumlayacağım sırada sokakta bir atın nal sesleri
içimde dehşet bir merak ve isyan arzusu
bir yanımda taş köprünün ölüm manzarası
merak insanı daima yener
sokakta sırtına kraliyetin kırmızı eyeri ve pelerini geçirilmiş bir at
üstünde kızıl saçı beyaz tenini yasaklayan bir kadın
lady godiva’dan başkası değil
nasıl asil ve çıplak sanki tanrı’nın yatağından çıkmış
merak insanı daima yener
gözlerim karardı aklımda nasıl bir kızıl muazzamlık
ahh lady godiva o gün teninizi yasaklayan saçlarınız
bugün muhakkak size yüzümü yasaklar
tanımazsınız ama ben tom, dikizci tom