”Toprağına ayak bastığım ilk günden beri kalbim böyle atıyor yavrucuğum.” dedi cebinden çıkardığı zarfı Ayşe’ye uzatırken.
Ayşe’nin ellerini Mehmed’in yüreğinden çekerek yüreğinden geçenlerin somutlaştığı kağıdı aldı. Sımsıkı tuttu kağıdı kınalı elleri ile.
Rüzgarsız havadan mütevellit eteği ve açığa çıkmaya gayret göstermeyen saçları ile uğraşmıyordu. Yalnızca Mehmed vardı uğraşısı.
-Seni seviyorum.
-Al benden de o kadar.
Sarı bir sokak lambasının tüm caddeyi aydınlatma çabasının başarısızlığına birlikte şahit oluyorlardı. Sarı sokak lambası edebiyatta alışılagelenin aksine sıcak değildi. Havaya soğukluk hüküm sürmüş dört bir yandan taarruza başvurarak önüne gelen hemen her şeyi dondurmaya gayret gösteriyordu. Az evvel yanlarından geçen köpek de bunlara dahildi.
Ayşe’nin kirpiklerinin yüzüne düşen gölgesi R caddesindeki tek sıcaklıktı. R caddesi böylesi bir sıcaklığa daha evvel şahit olsa da bunu yaşadığı için pek mutlu gözüküyordu.
Mektubu okumaya yeltenen Ayşeyi Mehmed tek bir hamlede durdurarak
-Evlere dağıldığımızda, biliyorsun.
-Biliyorum, hem zaten okumayacaktım ki.
-Haa! Eyvallah.
-Sen nasıl gelebildin bu saatte?
-İzin aldım binbaşı zorluk çıkartmadı. Buradan alacak beni zati. Mektubu bu gece vermem gerekiyordu.
-İyi ki geldin. Laf olsun diye söylemiyorum, hakikaten öyle.
-Laf olsun diye konuşmayacağını biliyorum yavrucuğum.
Beyaz, yeni model bir kartal yaklaşıyordu. Aydınlatıyordu sokağı tüm yırtıcılığı ile. Ayşe’nin ürkek yüreğini sezen Mehmed:
-Korkma yavrucuğum, benim için geldiler. Evdekiler yokluğunu fark etmeden dön artık eve.
-Yarın görebilecek miyim seni?
-İnşallah yavrucuğum.
Mehmed, Ayşeyi omuzlarından tutarak kendine çekti. Alnından bir defa öptü ve sarıldı kollarının yettiğince. Gözünden bir damla yaş düştü.
Araba yanlarına geldiğinde ayrılma faslını tamamlamışlardı. R caddesi soğuk ve hüzünlüydü.
-Kendine dikkat et yavrucuğum. Muhakkat geleceğim.
-Allah’a emanet.
Arabaya bindi Mehmed. Kartal, zifiri karanlığı yararak uzaklaştı R caddesinden.
Ayşe hemen iki sokak üstteki evlerine doğru koşarcasına yürüyor, kalbi uçmaya yeltenircesine atıyordu. Fena olmuştu.
Eve sessiz sedasız girdi. Hemen odasına attı kendini. Işıktan ziyade gaz lambasını yakarak mektubu tek seferde açtı.
”Ölümden gelen bir demet papatyayı, tüm gözlerin önünde veya ardında, bunu hiç dert etmeyerek sana vermek bahtiyarlığını yaşamak arzusu ile doluyum.
İçerimdeki aşkın somutlaşmış biçimini yalnızca ”bizce” bilenler anlayacağından, yalnızca ikimiz bileceğiz.
Yanında söylemek istemedim lakin gaddar doktor günde dört defa içilecek bir hap yazdı. Hatta ilkini az evvel içtim haladır yutmakta sıkıntı çekiyorum. Keşke kutuyu daha evvel okusaydım. Çiğneme tableti olduğunu şimdi anımsıyorum. Bana da yazıklar olsun, hakikaten aptal bir adamım.
Söz konusu yalnızca sen olduğunda aptallıklarımdan hoşlanıyorum. Bu gece seni belki de son defa görecek olmanın verdiği huzur ve huzursuzluğu aynı anda yaşayacağım. Tarifi imkansız duygular yaşıyorum şuan.
Havadisler ne yazık ki bizim akıbetimiz için pek iyi gözükmüyor. Harb, kapıya dayanmış bir alacaklı gibi bizi içine çekme gayretinde. Söz konusu vatan olduğunda gerisinin teferruat olduğunu biliyorsun lakin bunu söyleyen beyefendi sana karşı yaşattığım duyguları bilse hiç şüphesiz bir daha düşünürdü.
Ayşem,
Her ne kadar senden ayrılmak acı verici olsa da Necmettin Bey ve diğer beyefendi bizi bu meşakkatli yola sokmada sonuna kadar haklılar.
İzinlerimiz iptal oldu bu yüzden son gecemizde bir daha görüşme isteklerine yalan söylemek zorundayım. Bu haberi sana yüzyüze söylemek istemedim. İnan bunu kaldıracak yüreklere sahip değiliz.
Unutmadan yavrucuğum. Sınıfındaki Vali Bey’in oğulu ve yan evinizdeki Meliha Hanım’ın kaçak oğulu sana yaklaşma teşebbüsünde bulunurlarsa
”Eğer bir daha bana yaklaşırsanız Mehmed sizin annelerinizi sikecekmiş” demeni istiyorum. Utanma lutfen. Senden tek isteğim budur.
Beni bekle yavrucuğum. Evvelim sen olmadın lakin sana yemin ederim ki ahirim sensin.
Dönemezsem geri yani içersem şehadet şerbetini yavrucuğum, sevdiceğim, aşkı hayatımın kendine yeni bir hayat kurmanı ve mutlu olmanı arzuluyorum.(O iki zübbe dışında elbet.)
Ağlama. Hüzün bize yakışmıyor. Allah’a emanet ol yavrucuğum.”
Mehmed
Mektubu okuduktan sonra mektupta yazılanları harfiyen yerine getirmek istedi. Mektubu kitaplardan herhangi birinin arasına koyarak ifadesiz bir surat ile mutfaktan bir bardak su aldı. Yanan yüreğine serpti bu bardağı. Ağlamadı.
1 comment
Tebrikler beğendim gerçekten.