Efkârlıyım yine bu gün
dönüp duruyor dünya başımda
bir kadeh kırmızı şarap koy isterim
efkarım renklenir belki iyi gelir
soframda acılı ezme tatlı künefe istemem
gelsin otursun sevgilim şu boş koltuğa
dilimde düğümlenen
konuşacaklarım var onunla
ulu orta söylenecek
ayak üstü konuşacak şey değil bunlar
mevsim değişti bak yine
yapraklarını döktü ağaçlar
bıktı gazel toplamaktan çöpçüler
ne leylek kaldı ovada
ne sülün gezer tarlada
yaban kazları çoktan ulaştı ilk bahara
biz yine kaldık biz bize
küçük çalının tepesine kurduğumuz yuvada
bak
poyraz sert esiyor yine sallanıyor dallar
Karayel de çıkmış yola girmiş kuyruğa
lapa lapa kar yağar mı bilemem
bekle
yağarsa kar
sırada fırtına da var
göz gözü görmeyecek
bilmiyorum niçin fırtınadan söz ettim
mukayyet olmak lazım kapıya cama
belki kopacak kıyamet çok yakında