Ah bu ahvâl! Özün özü, imgesi yangın,
Sırf aşk hasebiyle mi tutuşur sanırlar insanın bağrı?
Yalnızlığı yoldaş edinmek bu devre mahsus bir salgın,
Endişe yağmurları yağar. Acılar ve bekleyişler, vakit ise bize çok dargın,
Bekleyenler var bizi, adeta nefret edercesine hepsi bize dargın,
Niye bu inat, ne lüzumu var ki, kibrin var mı hayrı?
Hudutsuz özgürlük arayışı ruhların darağacı,
Aşkı ruhsuzlukla şekillendirmeye çalışır her ütopyacı,
Belkide bu yüzden…
Belkide ben bu yüzden vazgeçtim.
Bir elbise beğendim, ismi verâ!
Denize kıyısı olan bir kasabaya taşıdım çok sakin ve ücrâ,
Hirâ’m!
Hiç bilmesen de buraları bir gün mutlaka mânen uğra,
Ağıt yakmayı bıraktığımı da sanma, ağıtlarım artık mısra mısra.