Pasif agresif bir ağlama krizinden sonra, hemen terasa çıktım. Birazcık karşı, yani onun evine yakın olan tarafa doğru “Neden yahu neden” adlı yeni sorgulama tekniğimi gökyüzü üzerinde uyguladım. Herhangi bir cevap yerine, karşımda birbirini koklayan iki köpeği görebilmiştim. Sonrasında ise, bir acıdan nasıl kurtulur ve bu çektiğim acı mıdır diye düşündüm. Bakın, insan acıyı yeni yaşamışsa ve düşündüğünü söylüyorsa, sadece olaylara kendi tarafından bakıyor demektir. Bunu bildiğimi biraz önceki cümlemi yazmadan önce fark etmediğim için, düşündüğümü sanarak devam edeceğim. Eğer bir insanın gözünden bakacaksak ki bu dönemde empati sadece “Seni çok iyi anladım.” cümlesinden ibarettir o da zaten bir olayı lehine çevirme güdüsünden kaynaklıdır.
Dünyanın en güzel aldatan kadını, güzel bir kadındır. Bunu yeni yeni fark ettiğini sansa da öyledir. Sanma sebepleri arasında şu anda birkaç insanın ona karşı ilgi duyduğu gerçeği yatmaktadır. Malum, mektup yazmak yerine ona mesaj çeken, çektiği fotoğrafları beğenen insanlar, ondan hoşlanıyordur sanıyordur ve bunu algılayamıyordur. Boşverelim, bu yazıda onun kötü taraflarını anlatmak gibi bir niyetim yok. Ben onu şu anda başka insanlara pazarlıyorum. Pazarlamak lafını pek beğenmedim açıkçası, onu ölümsüzleştiriyorum, onu dünyanın en güzel aldatan kadını yapıyorum demek daha doğru olacak. Bir şey güzelse, gerisinin pek bir önemi yoktur. Bu öyküde susmuş ve bir anda gitmiş kadını anlatacağım.
Gece vakti bakmak zorunda olduğun şeylerden biri de, herhangi sakladığın bir yerden çıkan, yazdığın şiir ve içine sıkıştırılmış bir fotoğraftır. Şimdi insan uzun zamandır şiir yazmıyorsa ve yazdığı andan birkaç gün sonra da aldatılıyorsa, şiir yazmaktan nefret etmelidir. Hangi kadın, uzun süre yazmamış bir şairi birkaç gün sonra terk edebilir ki? O da aldatacağını bilmiyordu, sadece dünyanın en güzeli olmak için sadece acı çektiğini ve içinden parçalarca et koparan o adamı yolun sonunda görmesinden kaynaklıydı. Kadınlar güç sever, güç para değildir. Güç, bir erkek için her zorlukta, tıpkı her kadının babası gibi, dimdik durmaktır, aldatılsa da, aç kalsa da, parası olmasa da, dimdik ve sessizce bu yolun çözümüne bakmalıdır. Eğer, kadın ruhlu bir erkekle beraber iseniz, birkaç yıl sonra siz de onu aldatacaksınız eğer babadan kalma bir reklam ajansı yoksa.
Bu kadının güzelliği, onda olan eksikliklerinden kaynaklıyor. Bir kadın eksik ise, tamamlanması gerektiğine inandığından eksiktir. Yoksa, onu bilgi- birikim anlamında bir şey katmak, ona bir dünya görüşü, toplumsal olarak kadın olmanın, kasığına girecek olan ataerkilliğin ona zevk vermesi ve ondan kopamaması gibi olguların eksikliği yoktur. Bu kesinlikle yoktur. Bir kadın susuyorsa, her şey iyidir, bir kadın susmak zorunda kalıyorsa ortada bir ölü vardır, ama o ölünün ismi ise İsa’dır.
Yine bir hikaye yazarken boyun ağrılarımla cebelleşmek zorunda kalıyorum açıkçası. Şimdi hepiniz beni nasıl aldattığını merak ediyorsunuz, hani şu çiçek hikayesi ya da acıdığı için sevmek zorunda kaldığı gibi laflar. Hayır, bu hikayede Shakespearyen sözleri kullanmayacağım. Bizimkisi birazcık makyavelist bir hikaye olduğundan, daha çok onun işine yarayacak bir güzelleşme ve aldatmanın verdiği kutsal Meryemsi acıyı anlatacağım. Tanrım, o çocuk, inan ki başkasından.
Dünyanın en güzel aldatan kadını, şimdiye kadar kimseyi aldatmamıştır. Çünkü kendisine olan saygı ve insanların üzülmesini hiç mi hiç istemeyen biridir. Birazcık kişilik analizi yapıp aslında, ilk bölümü bitirmek istiyorum. Evet, küçük bir şehrin, ona rağmen güzel bir ilçesinden doğan büyüyen, damaklarındaki güzellik nedeniyle hayatta biraz sıkıntı çektiğini sanan, beyaz tenli kadınlardan bir tanesidir. Birkaç sevdiği insandan sonra, iyi bir bölüm kazanıp hayatına, daha güçlü insanlarla devam etmek isterken, karşısına, onu kandıracak, fotoğraflar çekerek hayatına girmek isteyen ama eski sevgilisini de bir türlü unutamayan biri olacaktı, bu kişi maalesef benim ve hiçbir eski sevgilimi unutamam. Nedeni, bir insanın diğerini unutturma gibi bir görevi yoktur. Bir ilişki ise, bir hayalet ile yaşanmaz ama Casper her zaman masum gelmiştir bana.
Ve üç yıla yakın bir şekilde devam eden ilişkiden sonra, güzel kadın artık yeter demiştir, kavgalar, dövüşler ve anlamsız zıtlıklar ve hiçbir zaman anlaşamayacağı o adamla geçirmeyi planladığı uzun yıllar. Bir adam, bu kadar sorgularken hayatı diye başlar, beni nasıl algılayamaz ve anlamlandıramaz der. Bir şekilde, biri öldü mü, her zaman sevilesidir. O da, öldürmeye teşebbüs etti ve öldüremedi, o yüzden hala değer bazından bir yerim yoktur. Ama o kadar güzel aldattı ki beni, yatağın üzerinde sadece ev yapımı bir waffle ile bir aşkı sonlandırabildi. Yatakta basmak mı? Sevişmek mi? Öpüşmek mi? Bir kadının, bir adama tatlı yapıyor olmasındaki güzel anı hangi cinsel haz yerden yere vurabilir ki? Ve kadın kendinden beklenmeyen o sözleri söyledi: Senden korkuyordum.
Bir insanı severken ancak o mutsuz olur mu benimle diye düşünürüz, doğru olan budur. Beni mutsuz edecek mi, kendine zarar verir mi, yoksa evet yoksa bana mı zarar verir gibi korkular içinde ilişki devam edemeyiz ki? İşte, dünyanın en güzel kadını, bir erkeği korku ile aldatmıştı. İçinde var olan, yalan yanlış bir korku yüzünden, tıpkı lunaparkta elma kurduna bindiğimizde açık kalan çocuk kilidinin, kişiye verdiği acaba düşer miyim korkusu, ki elma kurdu çok yavaş gitmektedir. Ve inanın az önce verdiğim elma ve kurdu atribüsünün, kesinlikle birkaç yere gönderme olarak düşünmenizi istiyorum.
Kasım ayında, bu kadar ölüm ve acıyı nasıl biriktirdiğimiz bilmiyorum fakat, dünyanın en güzel kadını, hala güzel bir kadındır ama estetik bakış açısı olmayan insanlara sadece bir figür ve boyanın rengi ve ham maddesi olarak görünecektir. Burada kendime bir eleştiri yapmak zorunda kalırsam, waffle gerçekten sevmeye başlamıştım.
Dünyanın en güzel kadını, bundan yaklaşık üç sene sonra ölecek. Bunun sebebi, bana çektirdiği şeylerden dolayı değil, sadece düzen ve düzen yüzünden sevdiği insanların ona yarattığı sıradan düşünüş sırasında dikkati dağınık olduğunda gerçekleşecek. Bakın, buna bile üzülmüyorum, çünkü çok benimsemesem de Tanrı’nın dediği gibi, inanç senin günlerce etrafındadır, geleceği görebilseydin, o ana tapınmaya başlardın, işte bu yüzden biz sadece size “sözlerimizle” geldik. Karşıdan karşıya geçerken, önce sola sonra sağa tekrar sola bakmalısın. Bir insandan geçerken de böyle yapabilseydin, her şey daha güzel olabilirdi, çünkü o yoldan çok araba geçmiyordu.
Bu ölümden neden bahsettiğime gelirsek, dünyanın en güzel aldatan kadını olmak ve efsaneleşmek için bir olayı tekrarlamaman gerekiyor ama bir kadın bir sefer alışmışsa, bunun devamı geliyor. O yüzden ölecek ve insanoğlu onu dünyanın en sempatik ve aldatan kadını olarak tanıyacak. Bunlar neden yazıyorsun ki, düşüncesine geldiğimizde, dedim ya, genelde geceleri gelen histeri krizlerine uygun bir şiir yazamadım, güzel tatlılar bulamadım, şu anda benimle sevişmek isteyen herhangi birini de pek yaşanılası bulmadım. Bir aşk yaşamak için çok genç yaşta değilim. Bir insanı tanımak adına yapılacak ya da verilecek yıllar olduğuna da inanmıyorum. Dünyanın en güzel aldatan kadını’na karşı dünyanın en güzel sevebilen kadını mı yaratmalıydım, sözde herkes seviyor ama dünyadan habersiz, ben aldatıldığım için bu dünyayı daha rahat algılayabildim. Manik dönemi bilirsiniz, ilk başlarda tekrar barışma ile başlar, sonra reddetme dönemi girer, arkasından ise, umut girer, umut bir başkası ile başlar, onu bulunca son bularak, tekrar aynı şeyleri yaşayabilir miyim acaba düşüncesiyle devam eder, eğer aldatan güzel kadın gibi, bir hayalet var aramızda diyorsanız, hemen şuna başvurun, önem verdiği en güzel şeye ortak olun, bu hayatta kimsenin ortak olmadığı o şeye, belki Lal adında bir kız çocuğu olacağını düşünüyordur ve buna ondan fazla sahip çıkarsanız ve hırçınca benimserseniz, işte burada dünyanın en güzel kadını olursunuz, aldatmak için çocuklarınıza hediye olarak geçecektir.
Üç yıl sonra ölecek olan dünyanın en güzel aldatan kadını, masumiyeti ve iyiliğiyle nam saldığı için, yeryüzünde eylemsiz bir melektir, kanatları yoktur ki olsa da kimseyi rahatsız etmemek için uçmaz, malum sabah karınlarından ses çıkaran güvencinleri kimse sevmez. Peki, aşkta şiddet var mıdır, evet, şiddet yoksa aşk mıdır, hayır, peki kabulleniyorsa, kabulleniyorsa sanırım, kendinizden vazgeçmişsinizdir, neden nefretinizi çıkarmıyorsunuzdur. İşte dünyanın en güzel aldatan kadının fark etmediği o ince çizgi geliyor. Bir adamın Lal adlı kızını sahiplenmez ise, o da senin en çok sevdiğin şeyi sahiplenir, seni. İşte dünyanın en güzel aldatan kadını artık üç sene sonra öleceği o zamana kadar artık kendini sevmeme durumuna düşerek, bir başkası ve başkalarıyla, kendini hiçbir zaman bulamayacak ve bunu da aldattığı insana aktaracaktır. Hiçbir acı annesi ölmüş bir kızın, üvey bir anne ile doğurtulmaya çalışması kadar acı verici değildir, yani şunu demek istiyorum, insanlar en güzel taraflarıyla aldatırlar, yazarlar düşlerinde, huysuzlar kurgularında, ressamlar bedenlerde, politikacılar paralarında, ve masum ve meleksi kadınlar ise, bilgisiz, korumasız, kozadaki kelebek misali yalnızlıklarıyla aldatırlar. Bu kadar yanlı olarak anlatmamalıydın diye birileri olacaktır. Bir varlık, bir düşünceyi aldatıyorsa, hiçbir erdemli tarafı yoktur. Bu yüzden çok uzun süredir Tanrı’ya inanmayı reddetmem, bundandır.
2 comments
Bravo.Sürükleyici bir anlatım.
Anlatımın oldukça güzel ve kuvvetli. Çok beğendim. 🙂