Duyduklarım kulaklarımda sürekli yankılanıyordu. Çekiç örs ve üzengi o günden itibaren tam performansla çalışamayacaktı. Düşündüğüme değmiyordu çünkü olana ölene ve halime çare yoktu. Yoldaki tüm zamanların en tıklım trafiği de pis pis sırıtarak kendimi yememi keyifle izliyordu. Ve kendimi bildim bileli, daha önce böyle bir durum yaşamamış olsam da, ruhumu parçalamak o an yapabildiğim tek şeydi.
Duyduklarım ve içimde biriktirdiklerim sadece olanı söylüyordu bana. İnanın elinizden bir şey gelmiyorsa bunlar canınızı da yakmıyordu. Oysa hakkım olan cehennemi istiyordum sadece. İçimde kullanabileceğim tüm teçhizatı ruhumu parçalamak için kullanıyordum ben de.
Yürüdüm, çokça yürüdüm. Karanfil ve Konur Sokak da bu gibi anlarımda davetkâr bir tavır sergiler hep. Bu yüzden çok sevmişimdir buraları. Hasan Abi’nin mekanına ne ara geldiğimi bilmiyorum. Sadece tokalaştığımızı ve bana kabız olunduğunda ortaya çıkabilecek bir ifadeyle baktığını hatırlıyorum. Ha bir de “İstediğin yere geç yeğenim” dediğini. “Abi zaten her yer bo…”
Boş şeklinde tamamlasam onun babacanlığını yok edecektim. “…ğuyor ya geçeyim şu köşeye.” diye tamamladım. Her zamanki geçmediğim köşelerden birine geçtim. Bomboş barda bana çalışacaktı. Halimi sormasın ve beni daha fazla deli sanmasın diye iki büyük bira istedim. Zaten mekân boş olduğu için de bir müzik listesi hazırladım bilgisayardan çalabileceği. Alt alta yazdım isimleri. Jehan Barbur, Ferdi Tayfur -kafiye hoşuma gitmişti, isimlerimizi denedim aslında uyumlu da geldi- , Zeki Müren, Mabel Matiz, varsa Ados ve herhangi birinin söylediği “Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın”. Hasan Abi biraları getirdiğinde uzattım kağıdı.
“Ne o yeğenim?” dedi bir an kağıda bakıp durdu. “Her zamanki abi, biraz görmemek istiyorum etrafı, bunlar anca paklar.” dedim ve güldü. “Ne zaman şarkı yaptın sen onu soruyorum, haline aşinayız zaten.” deyince isimlerimize ithafen bizleri şarkıcı yaptığını anladım zihninde. Kağıdı elime aldım geri, isimlerimizi alt alta dururken gördüğüm anda ister istemez sistolik bilmem ne oluştu sol kaburgamda, yine. Yani ekstra atım, ismini görmem yetiyor her seferinde. “Yakışmamış mı abi?” dedim, bir şey demeden gülerek döndü. “Ha abi unutmadan bardaklar boş kalmasın, bittikçe tazeleyelim.”
Kendi önümdeki birayı bitirdim hızlıca, karşımdaki dolu bardakla değiştirdim. “Hızlı gidiyorsun hae hayırdır?” diyerek kendi yaptığım esprime ağladım. Yeni bardağı da çok vakit geçirmeden bitirdim. Hasan Abi görmüş olacak, normalde yavaş git diye azarlardı, bir şey demeden doldurdu bardakları. Ruhumu daha güzel parçalayabileceğim bu denli uygun başka bir yer olamazdı. Kafam kendini çok çabuk sallamaya başladı…
Seni Seviyorum.
Olsan İçmez Miydin Benim Yerimde
Nuh Tufan , Dilara Dilemma
İmkansız
Sepya
Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın
“Baharım solmadan eskidi ömrüm
Çıkmaz bir sokağa benzedi ömrüm
Leyla’sı olmayan Mecnun’a döndüm
Olsan içmez miydin benim yerimde…”