Birinin kalbine sığındığımda, onun beni görmesi için her şeyi yaparım. Kendi duygularımı, düşüncelerimi hiçe sayar, onun adına yaşarım. Belki de bu benim en büyük hatam. Her kalp tertemiz olmaz, her kalp saf olmaz. Şimdiyse ne düşünmeliyim, ne yapmalıyım bilmiyorum. Ellerim klavyenin üzerinde gezinirken düşündüğüm tek şey, mahvettiğim hayatımı nasıl düzeltebileceğim. Kendimi nasıl bu hale getirdim? Bu soruyu kaç kere sordum kendime, inan. Telefonumun ekranını her açtığımda aramış olmasını diledim. Hep onu düşündüm. Yaptığım her işe bana onu hatırlatan şeyleri koydum. Kendimi bu hale nasıl getirdim? Bilmiyorum. Boşluğa baktığımda anıları hatırlamak istemiyorum. Birine böylesine bir sevgiyle bağlanmak istemiyorum.
İnsanlar seni biliyor, beni biliyor. Bizi bilmiyorlar. Bunu neden istemedin? Beni neden istemedin? Ah, kimseyi yargılamak istemiyorum. İstediğimi elde edemeyince kötüleyip, küfürler etmek istemiyorum. Beni buna mecbur bırakıyorsun. Hiç tanışmamış değilken, bu davranışların kalbimi acıtıyor.
Onca şey yaşamışken, bir şeyler paylaşmışken benden kaçman, gözlerini kaçırman ne kadar doğru? Kendine sorman gereken sorular var. Birini böylesine üzmem doğru mu, demelisin. Kaçmamalısın artık duygularından. Yüzleşmelisin. Her ne yaşadıysan atlatmayı, atlatabilmeyi bilmelisin. Öğrenmelisin, kaçarak bir yere varamayacağını. Ve kaçmamalısın artık. Sana sarılmak adına açılmış kollardan kaçmamalısın.
Adını duyduğumda, kalbim işleyişini değiştiriyor. Adımı söylediğinde hissettiğim duygular öyle güzel ki.. Öyle güzeldi ki. Ölesiye özledim ben o duyguyu. Sesini duymuş olmanın verdiği huzuru anlatsam anlamazsın. Sen kendini benim seni sevdiğim kadar sevmezsin. Şimdiye kadar böyle bir sevgiye rastlamamışsındır bile.
Çok şey değişti. Sen ve duyguların, davranışların. Sen değiştikçe eve dönmek imkansız hale geldi.