Ah, Efendiler! Duymuşsunuzdur mutlaka. Eylül Hanımlar geldiler. Tez vakitte gittiği de duyulur, acele görür işini kendisi. İnanır mısınız, pek cana yakın buluyor onu kalem tutan eller. Bir çözüyor dillerini, sorma gitsin. Karşısında oturuyor, izledikçe izleyesi geliyor insanın. Tebessümlerinin, ağlamalarının manzaraları çok buruk lakin. Bir hüzün denizinde yüzmektir onunla sohbet. Kapılıp gidiyoruz gözlerinde. Efendiler! Siz de görmelisiniz. Bu vakitlerde nereye baksanız orada olur Eylül Hanım. Yağmurlardan duyulur sesi, yapraklardan okunur rengi hanımefendinin. Dert yanmalarını sezemez yani her yürek. Eylül’de yaşamak matah değildir Efendiler! Siz şuna bakınız, Eylül’ün hüznünü yaşıyor mu kalpler?