Doruk eve dönerken önce bakkal Miço’nun yanına uğradı! Daha önce verdiği boya siparişi akıbetini sordu.
Miço gülümsüyordu!
Sipariş tamam komutan!
Birazdan arabayla götürüp bırakacağım!.
Kime teslim edeyim?
Nereye bıraksınlar?
Diye üst üste sorular sordu. Neşesi yerine gelmişti Doruğun. Tüm moral bozukluğunun yerini çocuklar gibi seviç aldı. Hadi beraber götürelim. Ben teslim alayım. Eksik var mı yok mu kontrolde ederim. Ha birkaç tane şokella a ver bana, eve eli boş gitmeyim dedi.
Şokellaların parasını ödedi.
Mustafa boyaları pikaptan indirmemişti, dükkânın kapısını çekip çıktılar. Pickupa atladılar, iki dakika sonra karakol kapısı önündeydiler.
Askerler boyaları aldı kilere taşıdı.
Doruk, sipariş listesine göre gelen boya rengi ve adedini kontrol etti. Plastik boya, yağlı boya fırçacılarına özellikle baktı.
Hepsi tamamdı.
PVC borularda eksiksiz gelmişti.
Miço malzemelerle birlikte bir de fatura bıraktı…
Doruk takıldı, atalarımız borç yiğidin kamçısıdır demiş Mustafa!
Gülüştüler.
Bakkal, malzemeleri bırakınca dükkân da kimse yok diye çay içme teklifini kabul etmedi.
Doruk, askerleri topladı, yarın yine seferberlik var.
Koğuştan başlamak üzere boya yapılacak. Eli fırça tutmaya yatkın olanlar kendini hazırlasın. Saat dokuzda başlanırsa, koğuş, yemekhane kiler, mutfak, dershanenin boyası aynı gün biter. Benim odamla yardımcı odasını hafta içine sıkıştırırız. Kapı ve pencere boyasına plastik boya bitince başlarız dedi ve keyifle ayrıldı.
Pazar sabahı, sanki mesai varmış gibi hazırlandı.
Kahvaltısını yaptı ve erkenden çıktı.
Karakola gitmeden önce Fahrettin Karaduman’a ait olan Petrol ofisine uğradı. Hem Fahrettin’i hem iki oğlunu tanıyordu. Küçük Karaduman yazıhane de, tek başınaydı. Günaydın diyerek neşe içinde girdi büroya. Önce nezaketen, hoşbeş hal hatır muhabbeti sora sadede geldi Doruk!
Göreve geldiği ilk gün, Petrole ait aydınlatma motorundan elektrik alıp, karakolu aydınlatmayı kafasına koymuştu. Bu düşünceyi hayata geçirmenin tam zamanıydı.
Çaylar geldi! Yanında kıtlama için özel kırılmış Erzurum kesme şekeri de vardı. Konuşma tam da tatlı yiyelim tatlı konuşalım havasında geçti.
Öneri için bizim hiçbir sakıncası yok. Motor zaten akşamları çalışıyor, bize hiçbir külfeti olmaz. Hatta İyi olur cevabı, mutlu etti Doruğu.
Ne düşünse kolayca gerçekleşiyordu.
Bir pazara hem boyayı, hem de binayı aydınlatmayı sığdırmaya çalıştı lakin o kadar kolay değildi. Boya işi uzadı ve de hafta içine sarktı.
Aydınlatmayı yalnız bina içi olarak düşünmek yerine, bahçe kapısından bina girişine kadar kablo çekerek, bayram yeri süsler gibi lambalarla süslemek fikri ağır bastı.
Doruk, binayla ilgilendiğinden daha çok, emniyet ve asayişin sağlanması ile de ilgileniyor, mıntıkadan devriyeyi eksik etmiyordu.
İki yardımcını ayrı ayrı istikametlere devriye olarak görevlendiriyor, adli mülki askeri evrak infazı aksamıyordu.
Her şey yavaş yavaş rayına oturuyordu..
Boya badana işi hafta içinde de devam ederken, bir akşamüstü, İlçe J. Bölük Komutanı J. Üsteğmen Subaşı ve İl Jandarma Alay Komutanı J. Albay Alparslan birlikte habersiz çıka geldi.
Petrolün motoru çalışıyor, Bahçe kapısından bina girişine kadar asılan lambalar da yanıyordu. Daha düne kadar, gaz lambasıyla aydınlanan karakol ışıl ışıldı.
Hem Bölük Komutanının hem Alay Komutanın yanan lambaları görünce gözlerinin içi güldü.. Arabadan indiler, birlikte içeriye bir göz attılar, daha birkaç gün önce sen gençsin, Karakolu A’dan Z’ye değiştireceksin diyen Albay’ın dudaklarından İsmail bu çocuk çalışıyor sözcükleri dökülüverdi.
Sora doruğa döndü, Önümüzdeki hafta Vali beyle Hınıs’a gideceğiz. Geçerken buraya da uğrarız. Senin ev işini halledelim dedi ve birlikte ayrıldılar.
O dönem Erzurum Valisi, sonradan TBMM başkanı da olan, rahmetli Necmettin Karaduman’dı!. Günler çabuk geçti. Hafta içinde Vali ve Alay Komutanı birlikte geldiler. Onlar geldiğinde Doruk PVC boruları kendi elleriyle takıyordu ve eli ayağı toz toprak içindeydi.
Nöbetçi gelişlerini haber verince, elindeki işleri bırakı o haliyle karşıladı. Karaduman doruğa elini uzattı! Doruk ellerim toz toprak vali bey deyince, olsun astsubayım bizim tozlu topraklı elleri sıkmaya ihtiyacımız var dedi ve elini sıktı.
Sonra önce karakol binasının boyası bitmiş halini birlikte gördüler. Her şeyi çok beğendi.. Sadece kapıya sürülen gri boya metal boyası bunu değiştir dedi.
Birlikte bina ikinci katına çıkıldı, tek tek odalar incelendi ve Karaduman Doruğa istediğin iki odayı kullan dedi.
Fırsat tam da bu fırsattı.
Doruk Vali Bey Benim yardımcılarımın da oturduğu yer diyecekti, Vali Karaduman, cümle tamlamadan, onları da yanına al dedi ve çıkıp gittiler.
İyi iş başarmıştı.
Girmek için göz koyduğu, ya da seçtiği iki odanın da temizlik ve bakımını kısa sürede tamamladı.
Oturduğu evde cirit oynayan farelere, veda etmeden evi taşıdı.
Bu küçük olay, hem bucakta hem Karayazı’da günlerce konuşuldu.
Karayazı Kaymakamı Muzaffer Bey bile şaşırmıştı.
Dorukla ilk karşılaştığında, biz daha önce girişimde bulunduk hayır demişti, nasıl başardın sorusuna muhatap olduğunda tebessüm ediyor meslek sırrı diye cevap vermeyi tercih ediyordu…
…/…