Kağıt,kalem ve gece hayatıma değer katan üçlemelerden… (Yazı,Kitap,Dua gibi)
Genellikle gece vakti yazma hissi peyda olur zihnimde…Kimi zaman ansızın kimi zaman planlı alırım kalemi elime geceye bakar yazarım…Şiir,hikaye,deneme fark etmez o an canım neyi istiyorsa onu yazarım…Bazen hayalimi bazen de gerçeği,kurguladığım olaylardan yazıya dökerim…Yazdıkça içimi huzur kaplar,kimselere anlatmadığım duyguları,düşünceleri,fikirleri beni sessizce dinleyen kağıda anlatırım…Bu anlatımda gece de hep yanımdadır,dostum da olur düşmanım da ruh halime göre değişir…Gece en çok da şiir yazarken yardım eder bana…İlham kaynağım olur;fısıldar zihnime,gözümü kapatırım duygum olur sessizce…Bu yüzdendir ki çoğu zaman gece üzerine yazarım şiirlerimi… Gece hüznü çağrıştırır hem umut hem umutsuzluktur,hedefe giden son kaledir.Ruhumda aradığım mana kapısı,iç benlik huzurdur.Yıldızlar güler yüzüme ay hilal şeklini alır…
Gece,kağıt ve kalemimle birleşince yazı akar gider…Hikayelerimde de olayı ya gece başlatır ya da gece sonlandırırım…Çünkü gece sırdır,karanlıktır hüzün verir bedenime…Kahramanlarım gece dile gelir olaylar gece şekillenir…Aslında gece benim için havanın yavaş yavaş batmaya başladığı an başlar…Ondan sonra belirsiz bir hüzün kaplar içimi…Özellikle Kış ayında Süleymaniye’den esen sert rüzgar yüzüme hızlıca çarpar her çarpış da insanlar benden uzaklaşır gibi gelir…Kalabalık,koşuşturmaca giriftar İstanbul akşamını gece yapar…-Ben yürürüm yol yürür-…
Kış ayının melankolik havası gece vakti ruhuma hücum eden hüzün bombardımanını bir katre daha arttırır…Biriken hüzünler gecenin evsahipliğinde kağıt-kalem eşliğinde yazıda hayat bulur…Tabi bir de gece mefhumumun içine sabah vakti girer…Gecenin yavaş yavaş aydınlanmaya başladığı an benim için tamamen umut ve huzur demektir…Bu zamanda gece de,kağıt-kalem de şenlenir umudu yazar…
Kısaca bu üçleme hayata karşı duruşumu,fikrimi,zikrimi belirler…Ben yolculuğumu,arayışı,hakkı tayin eder…Geceye her baktığımda kağıdım ve kalemim de bana gülümser…
(Akın ÖZER)