Her ne kadar yeni bir şeyler yazmak istesem de, son bir yıldır pandemi yüzünden hiç yeni bir şey olmadı. Eskiyle yetinmekten epey bunalmış durumdayım. Ayrıca okul kazanıp gidememek de cabası… Anı kategorisine hiçbir anı biriktirememek… Halihazırda içe dönük biri olmama karşın bir yıl boyunca içime döne döne içim çıktı, bunalımdayım:( Eşyalarla konuşmak benim için normaldir, lakin geçen gün koltuğumla uzun soluklu bir tartışmaya girdim ve o kazandı, sonunda onun üstüne oturarak galibiyetini bastırmaya çalıştım. Bunu yaptığım için üzgünüm ama bu evde herkes yerini bilmeli. Arkadaşlarımın nasılsın, neler yapıyorsun sorularına cevap bulamıyorum. Arkadaşlarım derken masa, sandalye ve duvardaki tablodan bahsediyorum.
Henüz daha bir öğrenci olduğumu bilmeme rağmen hayat amacımı yitirmiş durumdayım, daha yolun başındaki birini böyle düşünmeye sevk eden korona’nın aslında en büyük etkisi depresyon. Öksürük, ishal, ateş ve baş dönmesi sadece yan etkileri. Öyle bir virüs ki sizi etkilemesi için size bulaşmasına gerek yok, yeterli sayıda insana bulaşınca bütün insanlığı dolaylı yoldan etkiliyor zaten. Bu yazıyı okuyan her kim varsa fark etmez, bi “naber” derseniz şu durağan hayatımda radikal bir sıçrama yaratabilirsiniz. İşte bu kudret ancak ve ancak böyle zamanda var olabilirdi. Sırf değişiklik olsun diye sol elimle dişlerimi fırçalıyor, yatağımı açıp iki kişilik yapıyor ve evimin odalarını geziyorum; ne de olsa her odada pek çok arkadaşım var.