Gün doğuyor parmak uçlarıma kadar. Sabahın ilk cıvıltısı ilişmiş kulaklarıma. Toprak kokuyor artık sokaklar. Batıp batıp çıktığım toprak kabul eder mi bedenimi? Ne ben soruyorum neden içtiğimi ne içim söylüyor içmemin nedenini. Kahpe bir ayrılık sarar gözlerinin kahvesini. Bir tütün dumanında hissediyorum nefeseni. İsli bir çıkmaz sokağın başında hisli mavisiyle aydınlanıyor gökyüzü. Onun adıyla bitiyor artık şarkıların son sözü. Körmüş meğerse hasretin iki gözü. Tozlu üstüm başım, sahilin kumu dolmuş ayakkabılarıma gel desem gelir misin kapansam ayaklarına? Son soluğumda tutar mısın ellerimi, kurutur musun gözyaşı sellerimi? Güneş ayrı bir düşman ay ayrı, ne ben doğrulabilirim sana ne sen eğilebilirsin bana bundan gayrı. Özlemin ne sağı belli oluyor ne şerri ne hayrı. Hangi saatte duyar sesimi tanrı? Yolları yağmur ıslatır beni senin hasretin gitme kal hep yanımda ölümden beter gidişinin kasveti.