Bir şarkı nakaratı gibi dile dolandı güzelliğin. Ezber ettiğim hasretin sonuna doğru gidiyorum ya vuracağım kendimi yine yollara ya da başka kollara. Sesinde son içtiğimiz şarabın tadı kalmıştır. Ama o sesi benden sonra kim tatmıştır? Ellerim buz kesiyor aklıma geldikçe. Sarhoşluğun adını sen koyuyorum içtikçe. Tüylerim diken diken oluyor bir cümlede adın geçtikçe. Her farklı tende seni aradım ne fayda. Neler geldi geçti bir yılda. Meyhanelerin yolu beni ezberledi. Denize bir izmarit atmaya kıyamıyorum. Adını hatırlamamak için sahile gitmiyorum. Bittim kadın aklımı yitirdim. Sen gittikten sonra her gece yetmişlik bitirdim. Seninle ilk karşılaştığımız yere her ağustos gitmeye karar verdim. Saatler geçecek sarhoş olacağım hiç ayık gezmeyeceğim. Adını gizlemeyeceğim. Herkese seni anlatıp tekrar gelmeni bekleyeceğim. Gel ben böyle çaresizlik görmedim ömrümde. Gel ben böyle bir terk ediş görmedim ömrümde. Bu serzenişi kimseye yapmadım ben kimsenin arkasından ağlamadım. Gel hiç birine böyle sarhoş olmadım. Öyle ya seversin sen sana yazdıklarımı bunu da sev, sev belki gelirsin belki şu kuş kanadı gönlüme güç verirsin. Özlem çok bet, bu saatlerde seni özlediğim çok net. Gör ağır geliyor yaşadıklarım. Tutunamıyorum hayata böyle bir aşk görmedi memleket. Sevdan bedenime vuruyor iken ket. Nefretim sensizliğe, nefretim sana söyleyemediğim aşk cümlelerine. Gel gir odamın camından güneş gibi bir eş gibi sarıl boynuma. Ferahlık ver ruhuma. Daha ne söylemeliyim duy.