Camda gülen çocuklar vardı
Bahçede biraz biber
Bir kaç salkım domates
Yorgun bir ikindi Güneş’iyle dinleniyordu kaldırımlar
Temmuzu özlemiş yaz bahçeleri,
ve bir ıslık saçaklı söğütlerin dilinde,
gitme.
Köy bu, tenhası bol
Yalnızlığı haşmetli
Her sabah uyandırır beni,
Çayırlara sürülen semiz hayvan sesleri
Köy bu, tenhası bol
Yalnızlığı hasretli
Gitme,
Bir ev kurarız avlusu taşlı
Penceresi ahşaptan
Yağmur yağdımı,
ıslanmak gelir baştan.
Leğen koruz, mum yakarız
Dilimizde hadis
Gönlümüzde Kuran
Bir ezan duyulur sonra
Derim hadi kalk, hadi uyan
Gitme,
Köy bu, tenhası bol
Yalnızlığı derin
Irmağa iner her sabah erkenden ellerim,
yüzünde bin hasretin vuslatı sonra
Ağladı ağlayacak çınar
Her yaprağı bir ağıt,
gövdesi bin yıllık türkü.
Kavi kışlar,
kurt ulutan ayazlar geçmiş.
Gitme,
Köy bu, tenhası bol
Her taşın boşluğu
Bir su kovuğu,
paçalarım ıslansın istiyorum sana gelirken
Ve sen, azarla beni,
bir çocuk sen gibi azarla.
Ama gitme.
Yusuf Sinan