Hacivat evde yarın gece kalkacağı mübarek Ramazanın huşusu içinde, ona kavuşmanın ve yıkıcı depremin ve insanların betonların altında bırakan sorumsuzluğunun derin yıkıcı sancısı içinde geçeceğinin derin düşünceleri içinde düşünürken, kapısı yine alacaklı gelmiş gibi yerinden sökülürcesine çalmaya başladı. Gelenin Karagöz olduğunu haliyle havaya sıçrarken anladı.
-Ulan köftehor yine alacaklı gibi kapıyı çalmaya devam ediyorsun! Sana kaç defa usulca zile bas ben aşağıdaki kapıyı açarım desem de anlamıyor. Canı dayak istiyor da Mübarek Ramazan geliyor neyse ben bu dayağı bayramdan sonraya bırakayım. Pencereye kızgın bir şekilde çıkarak ona seslendi.
-Sana kaç defa kapıyı çalmak yerine ziline bas dedim ne laftan anlamazsın sen?
Ne salatadan anlamaz mıyım ben? Yanılıyorsun Hacivat’ım yanılıyorsun.
-Anladım çok güzel anırıyorsun.
-Evet, Mübarek Ramazan geliyor onunla arınacağız Hacivat’ım. Aşağıya gel de alışverişe çıkalım, bak yanımda ”yan “kartta var.
-O nedir Karagözüm?
-Araya reklam aldım.
-Ne Reklamı?
-Alışveriş kartı reklamı…
-Zaten piyasa zamla doldu, birde onların zammı ile mi cebimizdeki paraları çalmaları için mi dolduracağız?
-Haklısın Hacivat’ım, ben böyle düşünmedim!
-Bekle beni aşağıya geliyorum.
-Neden gülmüyorsun Hacivat’ım?
-Dur bekle aşağıya geliyorum.
Hacivat bir solukta aşağıya inerek…
-Karagözüm depremde gelen insanların kalmaları için küçücük evleri yüksek kira karşılığında verenler varmış. Ben birkaç aileyi evimize aldım. Bizim mahallede o paragöz Süloyo bir ziyaret edelim gereken dersi verelim.
-Haydi, gidelim bol bol dua edelim.
-Şimdi seninle uğraşamam düş önüme gidiyoruz.
Bir solukta, mahallede sevilmeyen paragöz Sülonun evine vardılar. Kapının önünde keyifle oturduğunu görünce, Hacivat sert bir ses tonu ile.
-Bakıyorum keyfine diyecek yok.
-Evet, keyfime diyecek yok.
-Ulan utanmaz rezil…
Sülo, birden keyifle oturduğu sandalyeden sıçrayarak.
-Sen ne diyorsun? Az sessiz ol komşular duyacak.
-Duysunlar, zaten biliyor herkes, sen mağdur olmuş depremden gelmiş ailelere nasıl yüksek fiyattan ev kiralatırsın? Hiç mi utanmaz sıkılmaz Allah’tan da korkamazsın?
-Ev benim değil mi?
-Hayır, senin değil, sana emanet.
-Ben kendi paramla yaptım.
-Peki, biz ne ile yaptık rezil utanmaz! Hepimiz ölümlü değil miyiz? Her şey bize bu canla emanet değil mi?
-Orası öyle.
-Öyle ise senin yaptığın nedir? Hemen aldığın paraları iade edecek, bedava oturtacaksın, yoksa terk et bu diyarları! Senin gibi merhametsizin bu mahallemizde şehrimizde yeri yok. Gerekirse kiralarını ben veririm öyle yüksek bir para ile değil hakkın olanı veririm.
Karagöz.
-Hay ağzın bal yesin Hacivat’ım.
Sülo bu Hacivat Karagözle baş edemeyeceğini anlayınca.
-Pekâlâ, sizin dediğiniz gibi olsun.
-Haydi, şimdi aldığın paraları geri iade et, Ramazan ve bayram ayı boyunca kira alamayacaksın bayramdan sonrası bende.
-Haydi, Karagözüm az alışveriş yapalım, deprem de gelen ihtiyaç sahiplerinin evlerine dağıtalım yarın Mübarek Ramazan başlıyor.
Mehmet Aluç