ABD’li bir araştırma kuruluşunun kayıtlarına göre 6.9 milyarlık dünya nüfusunun yüzde 23’ünü Müslümanlar oluşturmakta.
Bu rakam normalde biz Müslümanları sevindiren, göğüslerimizi kabartan bir rakam olması gerekirken, benim için hiçte öyle göğüs kabartan ya da sevindiren bir rakam olmadığını belirtmek isterim.
Yanlış anlaşılmasın, rakamı küçük bulmadım aksine rakamı dehşet verici bir seviyede büyük buldum nedeni ise; İslamiyet’in giderek yayılmasıyla birlikte Müslümanların dünyayı giderek karartması…
Bela, musibet, terör, savaş, masumların ölmesi, şiddetin önüne geçilememesi, saygısızlığın ve şirretliğin artması Allah’ın gazabından korktuklarını söyledikleri halde; bu zulme sessiz kalanların, kadın ticaretinin pazar hacminin genişlemesi, iğrenç, mide bulandıran hadiseler Müslüman toplumlarında giderek artması büyük endişe verici ve korkutucu.
Neden?
Sebebi elbette İslamiyet’ten kaynaklanmıyor. İslamiyet kusursuz bir din olmakla birlikte bugün yaşananların aksini yaşatmak, çocukların ölmediği, hoşgörü ve barış rüzgârlarının estiği, güzel ve güneşli günlerin yaşandığı, her kelâma cennet sözleriyle başlandığı bir din olduğu halde, neden Müslümanlar bu kadar mutsuz?
Neden, hemen hiç bir işimiz rast gitmiyor?
Bizleri ecnebilerden daha aşağılatanlar, peşkeş çekenler, satanlar kimler?
Defalarca şükür ve dualar ettiğimiz halde neden karnımız doymuyor? Neden elimizi attığımız hiç bir şeyin bereketi yok?
Dualar ettiğimiz, ibadetimizi yerimize getirdiğimiz, iyilik yaptığımız halde karnımız doymuyorsa bir yerde, bir yerlerde HARAM yiyoruz arkadaş!
Ama Nerede?
”Haram lokma yiyen imamın arkasında namaz kılınmaz.”
Bence olaya yukarıda ki sözden başlasak daha doğru olur.
Ülkemiz camilerinde namaz kılanların, kıldıkları namazın kabul olmadığını düşünüyorum. Aslında bu benim düşüncem ile olup bitecek bir iş değil fakat camilerde namaz kıldıran imamların sosyal yaşamını daim ettirmeleri ve görevlerini yapmaları için devlet tarafından 657’ye tabi tutulurlar.
Yani; Devletin verdiği maaşla, evine ekmek, camiye hizmet götürmektedir.
İyi hoş, Allah bereket bol kazanç versin de, aldığımız maaşın nereden geldiğini bilmek, bunu sorgulamak lazım…
– Devlet bu maaşı imamlara nereden veriyor?
Vatandaştan topladığı vergilerle ödüyor.
- Peki bu vergileri veren vatandaş ne iş yapıyor?
Kimisi esnaf, kimi tüccar, kimi fabrikada işçi, kimi memur, kimi muhasebeci ve benzeri… Öyle birileri var ki bu din adamlarının attığı adımı zehir zıkkım ediyor. O değil cemaatin de namazını mekruha düşürüyor.
Ki; devletin vergi aldığı kurum ve kuruluşlar içerisinde, içki, kumar, genelev ve benzeri işletmeler de var.
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in ayetleri arasında yer alan (Maide/90) suresi aynen aşağıdaki gibidir.
”Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse bun(lar) dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz.”
Bu demek oluyor ki, devlet her kesimden topladığı vergileri gereğince pay ediyor, pay edilen maaşların içinde ise bizim imamın maaşı da var maalesef yani bizim imam farkında olsa da olmasa da ‘Haram’ yiyor.
Diyebilirsiniz ki, devlet imama maaş vermezse nasıl geçinecek, nasıl hayatını sürdürecek?
Camiye gidenler bilir, her cami çıkışında cami görevlileri kutularda para toplarlar, hatta bunu daha ileriye götürüp, namaza başlamadan imam efendi cemaatten rica eder, “Camimize yardım” ya da “Falanca yerdeki falanca camiye yardım topluyor sizler Allah rızası için yardım ediniz.”
Camiye gelen insanlardan, camimize yardım parası isterken, imamın evini geçindirmesi için de yardım istemeleri, imam efendiyi üzmeyeceğini düşünüyorum sonuçta bir görevi var ve görevi karşılığında belli bir ücret alması gerekiyor.
Ayrıca şunu da unutmamak gerekiyor ki; Hanefi mezhebinin kurucusu İmam-ı Azam hazretlerinin Şam’da cami girişinde sadaka toplayanları görünce ”Buraya dünyalık karışmış burada namaz kılınmaz” sözünü bir kez daha hatırlatmak isterim.
Tabi burada sadece imam efendiye yüklenmek olmaz, bu işten zarar gören kurumlar arasında ‘Diyanet İşleri’ de zarar görmekte.
Ben istiyorum ki, biraz daha bilinçli olalım, verilen maaşın nereden ve nasıl geldiğinin bilincinde olalım sonra yine dua ederiz yine şükür ederiz fakat ‘Haram’dan uzak durmak şartıyla.
Sevgili okurlarım; Belki de devletimiz yukarıda belirttiğim kurumlardan aldığı vergileri farklı bir havuzda toplayıp daha farklı yerlerde değerlendiriyordur. Eğer ki durum yazdıklarımın tam aksi ise yazıdaki tüm kurum, kuruluş, kişi ve kişileri tenzih ederim.
Saygılarımla