Havf ve reca…
Üzerinde uzun süre zihnimi meşgul eden yeni kavram ötesi olgu. Bir gece uyumadan önce okuduğum bir kuran mealiyle başladı her şey. Kalp katmanlarımı deşen biri açtı bunu zihnime. Ondan dinlemeyi istemezdim çünkü o benim için bi katildi. Fakat katil olduğu gibi birde dirilticiydi o gece beynime. Kim bir katil tarafından aydınlanmak ister ki ? Bende istemezdim. Bir beşere ürettiğim sevgi tomurcuklarımın katiliydi. Hatta aynı zamanda kendi sevgisinin katili. Neyse asıl mesele bu değil burada anlatmak istediğim. Havf ve reca meselesi o gece gördüğüm rüyanın sebeplerini çok sık hatırlatıyor. “Umutsuzluk” yada “çok umutluluk ve hayalcilik”, bizim tabirimizle bu ikisinin arasındaki denge konum. Galiba yavaş yavaş anlıyorum birşeyleri. Anladıkça dahada cahilleşiyorum sanki. Yada anlamak mı öyle hissettiriyor onuda anlamıyorum. Bu gece uyumadan önce, o rüyayı gördüğüm geceki dengeyi kurmayı deneyeceğim. Yada o gecekini ben mi denge zannediyorum? Ya Rabb ın bana bir acımasıysa ? Ya sadece merhametinin yoğunlaştığı olası bir geceydiyse ? “ Ya” lar “Ya da ” lar bitmiyor ey sevgili. Bitmiyor. Bitmiyor… Biten şey sadece o eski zihnimin çocukca duruluğu. -aryemus
09.02.2017